- metin ol, annen ölmüş!...

Dediler,
ne de kolay söylediler!
Oturdum kaldırım kıyısına, ağladım, ağladım…
çocuklar vardı etrafta; kartopu oynuyorlardı,
saygıdan bıraktılar
belki 
sevgilisi terk etmiştir, dedi biri
bir diğeri, yok, dedi; hakaret etmiştir amiri…
annelerin hiç ölmeyecekleri yaşlardaydılar henüz;
annemin öldüğü hiç birinin aklına gelmedi…
niçin ağlıyorsun abi, diye sordu biri; 
yoksa değerli bir eşyanı mı kaybettin?
Annem ölmüş, dedim ona; 
insan başka ne kaybedebilir ki, anneden değerli?
Gidin haydi, öpüp koklayın 
annelerinizi!...
Konuşamadı 
çocuklar, hepsi gitti…
.

-- metin ol, annen ölmüş!...

Dediler,
ne de kolay söylediler!
Cenazesi hemen kaldırılacakmış,
son bir kez göstermeden,
buna nasıl tahammül ederim ben?
Nasıl koştuğumu bilmeden, koştum, koştum,
yetiştim cenaze götürülmeden…
ev, etten duvar kesilmiş,
duyan gelmiş, duyan gelmiş,
meğer seni ne çok severlermiş…
güya erkekler ağlamaz ya, 
babam somurtmuş tüm çirkinliğiyle,
sanki süt dökmüş kedi,
oysa, oysa seni en çok o üzerdi…
zaten, yeter artık, üzme 
annemi,
dediğim için evden kovmuştu beni…
annem ölmüş,
seviniyor musun baba?...
Sevin, sevin,
hayat sigortaları
ölümlü ruhlar için
ölüm parası veriyorlar!
Annemin ölüm parası senin...
.
Ablam kadınların arasında,
ara sıra ağıt yakıyor…
o da daha yeni bebeğini yitirmişti 
yastaydı çoktan,
dediler ki, kuşpalazından;
ama ben eminim,
babasının, zırlıyor diyerek attığı bir tokattan...
Şimdi, süt dolu memeleri acıyla sızlıyor.
Yediği en son dayakta,
elinde ne varsa o da vurmuş adama,
kocaya el kalkmazmış,
kaynanası kovmuş evinden,
çocuğuna şimdi babam bakıyor.
Şeytan diyor, git bin gırtlağına şerefsizin,
ama 
annem,
ah garip 
annem,
her seferinde önümü kesmişti de, gidememiştim!
.
Küçük yeğenim nerede ki?
Ortalıkta görünmüyor,
bir ihtimal, bir yerlerde 
kurşun askerleriyle oynuyor.

—kurşun asker
sağa dön!
Sola dön!
Silah om’za!
Haz’rol!
Rahat!
Nişan al!
Ateş!

-- metin ol, annen ölmüş!...

Dediler,
ne de kolay söylediler!

— nasıl ölmüş?

dedim,

— yolda düşüp başını vurmuş,
ölümü beyin kanamasından olmuş


bilebilseydim seni öldüreceğini,
içimde eritirdim karları, buzları 
annem,
saçaklarımdan dökerdim buzdan sarkıtları
bir güneş gibi...
Annem ölmüş,
bu kadar kolay mı?
Bu kadar kolay mı, 
anneleri öldürmek?
Bu kadar kolay mı?
Ölmek hakkında ön yargılıyım:
onu nefret edecek kadar önemsiyorum;
çünkü, o’na dair korkular doldurmuş bedenimi... 
Tutmayın beni,
dizginlemeyin öfkemi be!
Tüm 
ölümleri engellemeliyim...
Ölmek, düşmek mi, 
buz tutmuş yolda ayağın kayınca?
Bu kadar önemsiz mi?
Önemsiz ve önemli şeyler arasındaki umursamazlık mı?
Ölüm, korkulacak bir şey mi?
Yoksa 
ölümden korkmamak mı gerekli?
Ölüm, önemsenecek en son şey mi?
Aslında, o bir zavallı 
ve hiç kimseyi ısıramaz dişsiz ağzıyla!

Hüngür hüngür ağlamam gerek; 
ama, neden ağlayamıyorum?
Ölüme dair ilk acıyı, 
henüz 
ölümü tanımlayamayacak bir yaştayken, 
anneannem ölünce tanımıştım.
Ne de çok ağlamıştım! 
Sen dedin ya o 
zaman anam

Tüm ölümlülerin ihtiyacı onlar için ağlamak değil,
onlar için dua etmek

işte ondan olsa gerek 
eve geldiğimden beri bildiğim tüm duaları okumam,
ama ağlayamamam… 

├ metin ol, annen ölmüş!...

Dediler,
ne de kolay söylediler!
Bir boşluktayım, 
canım sıkılıyor,
kızgınım kendime,
annemi ben mi öldürdüm? 
Hayır, herkesi öldüren 
annemi de öldürdü. 

Canımın efendisini aldın ya benden
tanrım, yüreğim feryat figan!
Sana öfkem vallahi bundan…

bir cenaze merasimi daha yapıldı sokağımızda
biraz daha tenhalaştık seninle 
anne, 
ve hayat birden ıssız bir adaya dönüşüverdi.
Limandan kalkan bu gemi
anneyi 
özlemenin ne olduğunu bilemez ki...

Bin dokuz yüz seksenden bu yana,
tamı tamına otuz iki yıl geçti, 
bu gün yirmidokuz şubat ikibin oniki 
anne,
ben, ellisekiz yaşımdayım,
tamı tamına senin öldüğün yaşta...
Evliyim, 
iki oğlum bir kızım var ellerinden öperler
üçü de aslan gibiler,
emekli olduğum çok olmadı,
hani derdim ya hep,
gidip bir 
deniz kıyısında yerleşeceğim diye,
öyle yaptım 
annem,
gelip ayvalık’a yerleştim,
senin mezarın olmasa
vallahi hiç gitmeyeceğim eskişehir’e;
ama giderim 
annem,
duramam mezarının başında fatiha okumadan…
annem öldü,
acılarını yüreğinde götürdü… 
onun dirençsizliği acılaraydı 
ve en önemli acısı bendim.
Biliyorum. 
Şimdi 
cennetten bana el sallıyorsun,
metin ol yavrum, diyerek…

Annem öldü,
ama o, artık,
ölümlü ruhlar gibi değil, 
dünyanın bütün kederlerinden ve kaygılarından uzakta. 
Bir tanrı gibi yaşıyor…

…/…

( Metin Ol Annen Ölmüş başlıklı yazı AliKemal tarafından 21.04.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.