Dinle Ey Hayat !
Gel geç karşıma hasbihal edelim seninle!
Ben konuşayım dinle beni can kulağıyla!
Sen de konuş ben de seni dinleyeyim!
Dinleyeyim ama işin kolayına kaçmadan,
Cevap ver sorularıma!
Uzun kış gecelerinde yalnız bıraktın beni her daim.
İçten gülmelere hasret kaldım.
El âlem sevgilisiyle sevda ormanlarında kumrular gibi,
El ele, kol kola, güle oynaya koklaşırken,
Ben de Karadeniz de gemileri batmışlar gibi,
Kara kara düşünüyordum her zaman.
Tam kıvamında pişmiş en lezetli aşlarıma,
Sopsoğuk suları kattın.
Bana karşı çok acımasız ve o kadar da zalim oldun.
Allah peygamber aşkına ne istiyorsun benden?
Atın nallamış düşmüşsün ardıma.
Aşımı ekmeğimi etmişsin atlı beni ise kalmışım yaya.
İki yakamı bir araya getirmiyor,
Menzil murad aldırmıyorsun.
Sevdanın meşakkatli yollarında yolcu etmiş,
Aşkın Muhammedi gülleriyle dopdolu,
Dümdüz yollarında ise yol almaya hasret bırakmışsın beni!
 
Dinle ey hayat!
Daha söyleyeceklerim çooookkkk var.  
Namertlerin köprülerinden geçirtmekle ne geçti eline?
Asırlık çınar ağaçlarının gölgesinde serinlemek varken,
Kurumaya yüz tutmuş çalı çırpıların gölgesinde, 
Serinlemeye mecbur ettin.
Beni bana muhacir ettin.
Özümü özüme küstürdün.
Beni benden aldın çok uzaklara götürdün.
Bunlar yetmezmiş gibi,
İçin için ağlattın.
Fırıncının aşkı gibi yanıp tutuşturdun.
Ölesiye meftun olduğum, gözleri sevda sürmeli yârimi, 
Aldın gönül otağımdan saldın en uzak yâd ellere.
Buz misali berrak sular varken,
Boz bulanık didsiz suların girdabında en hummalı kulaçları attırdın.
Dünyalar güzeli yârimi benden ayırırken bile,
Bırakmadın sevda işlemeli mendil ile el sallayayım.
En nadide vuslatlar varken,
Tarihe mal olacak en manidar firakları yaşattın!
İnsan bu kadar vicdansız olabilir mi?
İnsan bu kadar acımasız ve zalim olabilir mi?
İnsan bu kadar şanı yüce Allah’ın
Vedud esmasından nasipsiz olabilirmi?
Konuştukça konuşasım geliyor.

Dinle ey hayat!
İtiraf ediyorum çok yoruldum.
Güçten takatten kesildim.
Nazlı yâri gören gözlerimin feri azaldı.
Oysa okuduğum sevda kitaplarının hiç birinin ana fikri böyle değildi.
Beni üzmek beni için için ağlatmak,
Beni analı babalı yetim bırakmak,
Çok mu hoşuna gidiyor?
Ne zaman gülmek istesem,
Yok hayır sen gülemezsin diyorsun!
Ne zaman kendi yağımda kavrulmak istesem bırakmıyorsun!
Ne zaman gül sevdalısı bülbüller gönül bahçemde şakımak istese,
Hemen uçuruyorsun mahirce!
Yar kokan gül bahçelerime, 
Uğursuz baykuşları konduruyorsun!
Sevmeyi şiar eden sevdalı gönlüme,
Yirmilik paslı çivileri çakıyorsun!
Dumanı olmayan ateşlerde ha bire yakıyorsun!
Bunu unutma! 
Bu emanet can bu tende oldukça, 
Senden davacıyım!
Biliyorum davacı ben olduğum halde, 
Oturtacaksın beni sanık sandalyesine!
Hâkimi de savcıyı da kendi safına çekecek,
Ve benden daha güçlü olduğuna dair,
İstemediğim halde bana şahitlik ettireceksin!
Elim kolum bağlanacak.
Şakıyan dilim kekeme olacak.
Söz hakkı bana verildiğinde 
Kendimi savunmaktan çok aciz kalacağım.
Mahkeme çok uzun bir zamana taluk edecek.
Sayılı ömür miadım ha bitti ha bitecek.
Ama seni tanıyamadığımı henüz anladım.
Sen çok fettan bir avcı,
Ben ise gönlünde asla ve asla kötülük olmayan
Bir av oldum sana.
Ne yaptıysam yaranamadım bir türlü.

Dinle ey hayat!
Birbirinden şatır rengârenk güvercinlerim vardı.
Uçurtmadın gönül asumanımda.
Özgürlük simgesi bembeyaz güvercinlerim,
Birbirine kur yaparken bile,
Husumet dolu bakışlarla kıskandın onları.
Hangi dalı tuttuysam kırıldı.
Dümdüz yollar varken,
En karanlık çıkmaz yollar soktun beni.
Kuş tüyünden yastıklar varken,
Yosunlu taşlarda yatırdın.
Şirin uykulara hasret bıraktın.
Ayda yılda bir kez derin bir uykuya dalacakken,
En kötü kâbusları gördürüp, 
Kan revan içinde uyandırdın beni hemen!
Niye konuşmuyorsun?
Niye bana karşı kendini savunmuyorsun?
Niye mert ve yiğitler gibi yüzüme bakmıyorsun?
Utanıyorsun değil mi?
Hayır hayır sende utanacak yüz bile yok!
Bu üç günlük fani dünyada, sen her zaman zalim
Ben ise mazlum oldum.
Ama her şeye rağmen ben yine senden çok daha mutluyum.
Zira kainatın sahibi yüce Allah c.c 
Günü ve zamanı geldiğinde, 
Mazlumların hakkını alacak sen gibi zalimlerden aheste aheste… 
30/ Mart / 2016

( Dinle Ey Hayat... başlıklı yazı sadeceo tarafından 4/6/2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu