seni öyle sevcem ki
şaşacaksın sen bile
asla hile yok bu işte, iyice bileceksin
ve kalkıp selam duracaksın
seni yirmi dört saat seven
bu yalnız ve derin adama
karanlıklar bir bez parçası gibi kesilecek
ve her yer aydınlığa dönecek
güneş senin aydınlığından nemalanacak
ve utanacak güneşliğinden
ellerini tutup sana ısınacak ve diyecek ki
"sana değen bu aşk
bana değseydi eğer
kaskatı kesilirdim
donardım"
seni öyle sevcem ki
buzullar eriyecek bir sabah
dünya ayağa kalkacak yine
küresel ısınma diye bir yalan uyduracaklar
ve buna inanacaklar
bilmeyecekler asla
sana olan aşkımın buzulları erittiğini
güleceğim onlara kıs kıs
çöllerde çiçekler açacak yeşerecek otlar
ve kimse bilmeyecek sebebini
sırf seni sevdim diye bahar gelecek dört bir yana
nevruza duracak herkes
cemre düşecek gönüllere
dünya yaşanılır yer olacak
saçlarının bir yanına papatya takacağım
diğer yanına ömrümü asacağım
bir kolye gibi böleceğim kalbimi
yarısı sen yarısı ben diye
seni öyle sevcem ki
kendi kalesine gol atacak takımlar
şelaleler tersine akacak
insanlar büyüdükçe çocuk olacak
ben sende imkansızı olabilir yapcam
ve kalkıp öpcem yüreğini ortasından
bir gül kanayacak dudağımın yarasından
kanım kanına değecek
dokunacak canım canına
sevgili, değişmeyecekse eğer dünya
ne diye seviyoruz değil mi
oynamayacaksa yerinden ağır taşlar
ne diye dökülecek gözünden yaşlar
seni öyle sevcem ki
şairler ağız açık seyredecek
ressamlar fırçalarını atacak
kuşlar dört dönecek başımızda
kavak yelleri şen esecek
ve ben kalkıp seni daha beter seveceğim
dört nala hem de
susacak cümle alem
susayacak cümle adem aşka
işte sevgili
dünyayı ayağa kaldıramayacak
ve değiştiremeyeceksek eğer
ne diye seviyoruz değil mi
seni öyle sevcem ki
bülbüller susacak güller açacak
aşkın adı bundan böyle
sen olacak sen