Her yüzyılın ilginç hayalleri var. Hayalsiz yaşanır mı değil mi? Mesela bedenimi unutabilsem ve uçsam ne güzel olurdu. Havanın direncine, soğuğuna, her türlü koşuluna direnerek… Her gördüğüm kuşa selam vermek ve onların dilinden, Hz Süleyman(as) gibi anlayarak, selamlaşarak uçmak… Neden Allah(cc) kuşlara verdiği bu nimeti bize vermedi ki? Bunda bir hayrın olduğunda şüphe etmiyorum ama herkes yürüse, uçsa, hatta deniz içinde balıklar gibi yüzebilse… Hiçbir ölme riski olmadan. Uçurumlardan aşağı bırakıp, çok yüksek hızda yere varırken durabilmek mümkün olsaydı ne iyi olurdu. İnsanın fiziksel özellikleri buna uygun değil elbette. İnsan olabilmek için karada olmak ve yürüme yeteneğinde yaşatmak gerek. Kim bilir gelecekte, eğer kıyamet kopmazsa, buda keşfedilecektir.

Çok değil, 1960lı yıllarda, insanların görüntüsü ile aynı anda konuşabileceği başka bir hayal idi. Radyolar bile bazı insanlara korku verecek kadar yabancıydı. Günümüzde her şey çok hızlı gelişiyor. Hayaller kurmak bu yüzden zorlaşıyor. Belki de hayalimiz kursağımızdan inerken gerçek oluyor.

Hayal dedik de, kimse öldüğünü ve ölümden sonrasını hayal etmiyor. Aslında bu en hızlı ve en gerçekçi hayal olurdu değil mi? Uzanacaksınız bir çukura ve dünyayı iteceksiniz karanlığında, sağa döneceksiniz ve bir ışık arayacaksınız. Uçacak mıyız, solacak mıyız, bir arkadaşımız olacak mı, mekânlarımız nasıl olacak, öldükten sonra ölme duygusu olacak mı? Aslında, öyle kaptırmışız ki dünyaya, ölme dışındaki her hayal, hayal edilmeli deriz de, her nefesimizde dahi ölümü hissetmeyiz.

Aslında gerçeği ararken, hayal bize daha sıcak gelir. Bir olayı yaşarken “Haydi ya gerçeği söyle, ne olur!”u kim bilir ne kadar çok kullanırız. Aslında aradığımız gerçekte geçmişe göre ölmüştür. Duymuş olsak, mutlu olmayız bu yüzden. Ne yorumlar yapar, ama boşunadır bunlarda, gevezelikten ve başka hayallerin içine girmekten başka bir neticede vermez.

Biz gerçeği aramıyoruz yaşarken. Kendimizde ki kişiliği dökmüyoruz paylaşımlarda. Aynalara yansıyanda sanal, bir nevi hayal değil mi? Yansıyor ve ölüyor. Mesela yürüyen bir kimseye, ne üzerinde yürüyorsunuz deseniz, şaşırır kalır ve yere bakma gayreti içinde olur birdenbire veya bu çevrede gezerken nereleri gördünüz deseniz, cevabı bizi tatmin etmez. Üç gün önce ne yediğini veya giydiğini sorsanız, uzunca düşünüp, hatırlamıyorum diyecektir. Çünkü hayallerimiz içinde, gerçeğe hiç ilişmeyen bir hayatımız var. Bu yüzden gerçek olan ölümü düşünmeyiz, bu yüzden gerçek olan gayreti ve çalışmayı alaşağı ederiz, küçük görürüz.

Şimdi hayallerin içine klavye delikanlısı kız ve erkek kavramı girdi. Klavyeden başka hayallerin deşifreleri, karşıdan gelen başka hayal deşifreleri ile başka bir dünyayı paylaşıyor. Olduğunu değil, olmak istediği hayalindeki tipi yazıyor kelimeler. Saklanmış ve gerçek olmayan bir ölüyü, ölünün suretini canlandırıyor. Eğer gerçek eninde sonunda anlaşılsa, öyle hayal kırıklığı ve pişmanlıklar oluyor ki, işte bu gerçeğe dayanamayan bazıları, aniden ölmeyi yeğliyor.

Gerçek acıtır, acıdır, acıklıdır, daima. Bu yüzden, insanlar alkol alıyor, sigara içiyor, aşırı uyuyor, uyuşturucu kullanıyor… Yaşarken başka bir dünyada, hayallerin içinde yaşadıklarını sanarak ölüyorlar. Yaşayan bir beden var ama içinde ölü bir ruh…

Hiç kimse, mesela ben inandım falana dese, neden inandığını anlatamıyor. Hatta inandığına ihanet ediyor, yaşamıyor. İnandığım Allah dese de hayatını örnek modeller dediğimiz kişilere bağlıyor ve onun dediklerine göre hayalleri ve hedefleri oluyor. Farkında olmadan, yeni Allah’ı o kişi veya kişiler oluyor. Bu yüzden Allah’ın emrettikleri yerine, onun dediği gibi yaşayıp, ömrünü tüketiyor. Nasılsa, hayal kurmak kolaydır ve gerçekleşmiş bir hayat vardır önünde. Sanki o kişi mutlu olmuştur, kahramandır ama kimin için? Kendisi nasıl kahraman olacak ve ona benzeyebilecek ki… Hayal ya, olur deniyor! Gerçek olan Allah’ın emir ve yasakları bu yüzden çok acı geliyor. Konuşulsa, yazılsa, tartışılsa dinleyen olmuyor.

Dedim ya hayal kurmak güzel, hayata biraz ilginçlik katıyor belki de ama acıda olsa gerçeği yaşamamız gerekmiyor mu? Bugün kaçtığımız acı, zamanla ve hızlıca bize sokulup öldürecek belki de. Aldığım nefesi ya veremezsem? Aldığım nefeste hayal değil ki…

 Saffet Kuramaz

( Hayaller İçinde Yaşayıp Yaşlanıyoruz başlıklı yazı safdeha tarafından 15.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.