“Ve hiçbir şey hakkında, "Ben bu işi yarın mutlaka yapacağım" deme; (bunu) ancak "Eğer Allah dilerse" (sözcüğüyle birlikte söyle). Ve bunu unutursan (hatırladığın zaman) Rabbini anarak de ki: "Umarım ki Rabbim beni doğru olana bundan daha yakın olan bir bilgi ve duyarlık düzeyine eriştirir!"” Kehf, 23-24


Kiminle konuşsak, bir söz vereceksek ya da gelecek ile ilgili bir buluşma ayarlayacaksak, “Yarın bunu yaparım, ya da yarın şurada buluşalım.” gibi sanki o gün yaşayacağımızın garantisi varmışçasına emin bir ruh haliyle konuşuruz. Oysaki gayb hakkında EN’AM süresi 59. Ayette, “Zira gaybın anahtarları yalnızca O'nun katındadır; onu başkası değil, yalnızca O bilir. O, karada ve denizde olan-biten her şeyi bilir; hiç bir yaprak düşmez ki O bunu bilmesin; yerin derinliklerinde bir tek tohum, yaş-kuru hiçbir şey yoktur ki O'nun apaçık yasasına dâhil olmasın.” denilerek, gelecek bilgisinin ve sırrının tek sahibinin yüce Allah c.c. olduğu belirtilmiştir.


Eğer biz “Allah izin verirse, ya da İnşallah…” ile başlayan bir sözle konuşmazsak, şunu kastederiz, “ Ben geleceği biliyorum, tövbe haşa bende yaratıcıyım, Allah’ın bildiğini bilirim.” anlamına gelen gizliden gizliye bir meydan okuyuşla veya cahilliğimizle, Allah’a şirk koşmuş oluruz.


Toplum içinde biriyle konuşurken, “inşallah veya maşallah( ki kişiye bakışımızdan veya sohbetimizden dolayı nazar değmemesi için yani karşımızdakine zararımız olması diye içtenlikle kullandığımız bir sözdür.) diye başlayan konuşmalarımız alay konusu edilir çoğu zaman. “Aman kardeşim ne kadar çok kullanıyorsun bunu.” diye eleştiriliriz. Sevgili kardeşim, diliniz döndüğünce kısaca neden dediğinizi anlatın karşınızdakine. Eğer anlamıyorsa, siz bunu kullanmaktan da vazgeçmeyin. Bu sözcüklerin dilimizde yaygınlaşabilmesi için elimizden gelen gayreti gösterelim de… Nitelim Nisa süresi 116. Ayette “Kuşkusuz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz; fakat dileyen kimselerin bunun dışındaki günahlarını bağışlamayı diler ve her kim Allah'a ortak koşmakta (ısrar ederse), işte o apaçık bir sapkınlığa gömülüp gitmiştir.” Allah c.c. kendisine şirk koşulmasını asla affetmeyeceğini beyan ediyor. Yani bu kişinin ahiret yurdu ebediyen cehennem olacaktır.


Sonuçta, ağzımızdan çıkan her söze dikkat etmeliyiz. Lafın nereye gittiğini düşünerek ve tartarak konuşmalıyız. Az konuşup çok dinlemeliyiz. Şirk illaki, “Ben Allah’ı kabul etmiyorum.” demek değildir. Allah’ın ilmiyle ve istediği şekliyle yaşamamız ve cahillikten kurtulmamız gerekiyor. Allah’ın ilmini cahil insanlardan öğrenmek yerine, kendi gayret ve enerjimizle öğrenmek gerekiyor. İşin doğrusunu öğrenip, doğu şekilde amel edip, bir ömrü boşa harcamadan, dizlerimizi dövmeden son nefesimizi vermemiz gerekiyor. Allah’ın verdiği akıl ve idrak nimetini hiç kimseye teslim etmeden, yalnızca Allah’ın ilmini öğrenip doğru şekilde yaşamakta…


Allah bizi şuurlu ve ilim sahibi bir yaşam içinde olmayı ve bu şekilde son nefesimizi vermeyi bize nasip etsin inşallah, Amin!


Saffet Kuramaz

( Gizli Şirk Ve Onun Tuzakları başlıklı yazı safdeha tarafından 9.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.