Banıp billur pınara, gönüle
akmalıymış...
Umut için gelenin doldururken
avcunu
Gözlerinin içine gülerek
bakmalıymış.
Gecenin gözyaşları damlasa da
eline
Mehtabı sunmalıymış düşüne, hayâline...
Sual dâhi etmeden, bakıp mahzun hâline
Hüzünlü bakışından, durumu
çakmalıymış.
Madem ki bedel bekler, her ideal, her
zafer
Sürekli olmasa da, bir kerecik; bu
sefer
Çehresine tebessüm, solgun
gözlerine fer
Kalbe aşk denen cevher, sevgi
bırakmalıymış.
Ah çekerek inlemek hem günahmış, hem
ayıp
Bembeyaz etmeliymiş heceleri
yıkayıp
Kışın, karın, ayazın kapısını
kapayıp
Gökyüzünün göğsüne güneşi
takmalıymış.
Ne geçmiş ki eline yıllar yılı boş
durup
Derde dermân uğruna artık biraz
koşturup
Mecnun'ları Leyla'yla tenhâda
buluşturup
Aşkın harlı od'unu yeniden
yakmalıymış.
Yazdığı tüm dizeler beyhûde imiş; boşa!
Acımak yetmez imiş kanadı kırık
kuşa
Sadece sayfa değil, site de baştan
başa
Kıpkırmızı, bembeyaz güllerle
kokmalıymış...
Mecit AKTÜRK