Bazen inkârı bazense
yâd ettiğim günü birlik bir sevinç
Kadar niyaz ettiğim
gölgeli yalnızlığım iken
En kavruk acı.
Yitip gitmelerin
tecellisinde sükûta sığındığım,
Gıyabında nice münafık
vazgeçiş iken
Askıya aldığım sancılı
bir yürek sesi
Belli belirsiz
takıldığım revnak bir tümcede
Nöbete durduğum kim
bilir kaçıncı gece,
Karanlıktan aymaz bir
gönle hibe ettiğim
Hanidir tezahürü anlık
bir beyanat kadar sakil olsa da
Çoğu kayıp bir ahali
iken,
Devranın çark ettiği.
Bilinmezin nazarında
Gönülsüz bir kabulleniş
olsa da
Hitap ettiği gök
kubbenin,
Yine de nasıl bir
tevafuksa
Elbet var bir hikmeti
asil kanatları
Üzünç mertebesi iken
kıyama durduğum.
Bir solukta tükettiğime
kani olduğum
O metruk düşlerin,
Kâh uzantısı bir kıyım
Kâh öncesi kayıp bir
rakım
Ve belirsiz bir tecelli
anlık bir rükû iken
Adımladığım o
merdivende,
Açmışken melekler
rahvan yüreklerini.
Debdebeli hayatlar
peyda olan
Ne çok hezeyan asılı
bir nefretin ucunda
Yetmedi kırık bir
sarkıt,
Belki de haznesi kayıp
bir vuku,
Olmazın oluru bir namede
iken o savruk tınısı
Sessiz yaşlarım kadar
rahmet yüklü.
Nazenin bir yürek altı
üstü,
Soluk bir rütbe kimine
göre
Gönülden bağlı olduğum
bir sancı iken
Yaratıcının tecellisi;
Demli bir sancı,
Katmer katmer açan bir
gülün kırık dalı
Ve dikeni sadece kendi
canını yakan.
Sureti kati bariz bir
yanılgı,
Ölümlü dünyanın varsıl
neferi iken
Asıldığım sancakta
salınan sevi dilinin
Tezahürü iken vücut
bulan,
Sondan bir önce yine de
ılgıt ılgıt esen
O afili rüzgârın buruk
nefesi soluduğum
Her gün kıyımında rast
geldiğim
En asil hutbe sığınak
bellediğim…