Ofiste öğlen yemeği vakti olmak üzeredir.

-Bugün yemekte ne var?
-Dört çeşit helvasından, çorbasından-kebabına
-Unuttun bak salatada var!
-Desene ye babam ye. Yemekhaneye inmek için sabırsızlanıyorum.
-Bende, bunca nimet varken diyet yap diyenleri kınıyorum.
-Yaşarken yemeyeceğiz de ne zaman yiyeceğiz ki değil mi?
-Doğru söylüyorsun.
-Acıktım ya, haydi hemen yemeğe gidelim.
-Gidelim…

Yemekten sonra,

-Ne çok yedik ya… Şiştim valla. Ama pişman değilim böyle olduğuma. Yemekler enfesti.
-Bende öyle. Göbeğime yeni bir göbek eklendi sanki.
-Maden suyu içeceğim. Belki rahatlatır midemi. Sende içer misin?
-Bende içsem iyi olur ama istersen maden suyunu içtikten sonra biraz dışarıda yürüyelim mi?
-Ne yürümesi yaaaa. Üstüme bir ağırlık çöktü şu an. Koltuğuma azcık kafamı yaslayıp uyumayı düşünüyorum.
-Bende.

Akşam beş olmuştur.

-Ya ben çok acıktım.
-Bende. Biraz bisküvi, meyve var. Haydı getirelim de yiyelim
-Bende bir çay alayım ikimize.
-İyi olur. 
-Yemek gibisi var mı? yok mu ya daha fazla yemek istiyorum… aç onu da!
-Gel istersen abartmayalım. Sıkıntı verir sonra.
-Vermez. Aç onları da.

Eve gelir işten dönenler.

-Hanım ne yaptın bu akşam?
-Sadece çorba ve salata!
-Neden?
-Diyet yapıyorum. Sende biraz dikkat et diye. Aldın başını gidiyorsun.
-Bana bir şey olmaz.
-Öyle deme. Hastalıklar böyle başlıyor. Biraz sağlımıza dikkat edelim. Hem yemekten sonra dışarı çıkıp biraz yürüyelim. Spor yapar rahatlarız. Hem biraz oradan buradan konuşuruz da.
-Ben spor falan yapamam. Bir şeyler yiyip azıcık uzanacağım. Çok yorgunum. Hem başımda ağrıyor.
-Yine başladın yaaaa. Bugün ne yaparsan yap, yürüyeceğiz. Kurtulamazsın benden. Tembellik yok.
-of yaaa…

Yürümeye başlarlar.

-Nefesim tıkanıyor. Hızlı gitme öyle. Yetişemiyorum sana.
-Tabi böyle çok yersen nefesin tıkanır.
-Yemekle şimdi ne alakası var ki bunun, yorgunum sadece!
-Ne yapıyorsun ki akşama kadar da yoruluyorsun. Masa başından kalktığın mı var.
-Oturmak bilsen öyle yoruyor ki…
-Bende buna inandım. Senin tek derdin çok yemek ve hareketsizlik. Az yiyeceksin, spor yapacaksın. Hatta bak ne çok diyet modelleri var. Birini deneyebilirsin.
-Şuraya yürümeye geldik. Canım zaten dişimde. Birde bu konulara girme.
-Neden? Eğer başına bir şey gelirse ben bakacağım sana. Hem senin sağlıklı olmanı istiyorum. Fena mı? Bunun neresi kötü ki…
-???


Bu muhabbet size tanıdık geldi değil mi? Hangi evde yok ki bu gibi şeyler. Her şeyden israf etmeyin deniyor yüce kitabımızda. Hep bana diyerek israf içinde dünyayı talan ediyoruz. Ettikçe de göbeklerimizi taşıyamıyoruz. Kalp krizi, karaciğer yağlanması, yürüme zorluğu, tembellik ve dahası bizi hastanelere taşıyor. Dert gelmeden derde çareyi düşünmüyoruz. Her yediğimizi veya içtiğimizi karınca kararınca yesek sorun yaşamayacağız ama… 

"Midenin üçte birini su ile, içte birini yemek ile ve üçte birini boş bırakın!" diyor peygamber efendimiz. Böylece sağlıklı yaşarsınız ve doktora ihtiyaç duymazsınız. Ama biz, midemizin iki katını yiyoruz. o midemiz nasıl dayanıyor buna şaşılacak şey...


Saffet Kuramaz
( Yemek Yemeden De Olmaz Ki başlıklı yazı safdeha tarafından 8.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.