Göç Zamanı




Ömür kum saatine itikat peşindeyken
Yürek ise dalgalı deniz gibi köpürür
Fırtınalar estirir biçare ruhunda
Tuz basılır kanayan yaraların üzerine
Ayrılık çanları çalarken, sağırlaşan kulağında
Göç zamanı gelmiştir, ileriye gitmez ayakların


İnatlaşır bedenin, bağını koparmak istemezken
Kördüğümün hükmü yoktur çaresizliğe
İlmeklerini söktürür umutsuzluğun ışıksızken
Ferini kaybetmiştir içindeki doğan güneşin
Yeri göğü inleten haykırış susuverir anbean
Göç zamanı gelmiştir, suskun mağrurdur dillerin


Vedası ne acıdır, sımsıkı ayrılan yüreklerin
Kasırgaya dönüştürür ılık esen yellerini
Deprem gibi sarsar gök kubbeyi yerinden
Tutunacak dalını koparır eğerek eteğini
Dürtülen tüm manalar anlamsızdır gözünde
Ayakta bile duramaz, yere çöker dizlerin
Göç zamanı gelmiştir, iki büklümdür bellerin


Daha uzaklaşmadan, özlem sarar dört bir yandan
Burkulur kalbin, ağır ağır çarparken solunda
İççekişlerinde boğulup kaybolurken hüzün
Belli ettirmemek için zorlarsın üzgünlüğünü
Yaşların damla damla süzülürken yüreğine
Göç zamanı gelmiştir, kalkmaz titreyen ellerin




Nesrin Önem Demir
07 02 2016


( Göç Zamanı başlıklı yazı sahrayeli tarafından 7.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.