Kuş gibi uçmak vardı bu hayatta
Taş gibi çakılmamak yerin dibine
Kanatlarımız yoktu hilkatten
Neden özendik bilmem ki uçmaya o
zamanAllah iki ayak vermişti oysa
Yoksa kaçmalı mıydı?
Her şeyden
Herkesten
İnadına yaşa diyorsun da o kitabın içinden
Sen sus feylesof sen sus artık
Sen yazdığın o satırlara inandın mı söyle
İnadına yaşadığın nedir hayata dair
Kendini mahkûm ettiğin mantığınla
Kaç adım gittin bu
dünyada tökezlemeden
Yediğin çelmeleri saydın mı hiç
Kaç çalım attın altı pasta
Hiç doksana taktın mı ayağına gelen fırsatları
Kaç adam takıldı peşine
Seni senden b
aşka kaç kişi anladı bu hayatta
Söyle kaç kişi
Yükledin
kelimelere taşıyamayacağı anlamları
Sen ak dedin
Kara dedi dinleyenlerin yüzüne
Sen kara dedin
İnanmadı kimse sözüne
Ben
hüzünbaz bir şarkının
Kırılgan güftelerini bağladım hayatın notalarına
Dört koma diyez çektim do’ya
Dört koma bemol koydum si’ye
Adı hicaz oldu bak dört dörtlük
hüzünlerimin
İnadına ağladım
Hıçkıra hıçkıra hem de
Dedim ya kuş gibi uçamadım ama
Taş gibi çakıldım yere
Ondandır gönlümdeki bu yara bere
Ondandır bu asilik
Ondandır bu sitem
Haydi feylesof sen yoluna ben yoluma
Sen inadına yaşarken satır aralarında
Ben hala düşüyorum tepetaklak
Ha sahi
Düşmek de uçmak değil midir?
Senin mantığına göre
Bak gördün mü uçuyorum işte
Düşerken uçuyorum
Demek ki hiçbir şey göründüğü gibi değil
Her şey zıddıyla kaim
Her hakikat bir perde ardında gizli
Sen arala istersen bir perdeyi
Gör artık mutlak hakikati
Halit Yıldırım