Azrail ile göz göze!
Dünyadan uzaktaydım aklım fikrim meşguldü
Önemli de değildi bilmem hangi müşküldü
Ansızın bir azmanı karşımda görüverdim
Ona sen kimsin diye hiddetle soruverdim
Tüylerim diken oldu her hücrem kaynıyordu
Kafamdan aklım sanki yerinden oynuyordu
Perişandım bitkindim dönmüştüm bir şaşkına
Dedim ki ne istersin, kimsin Allah aşkına!
Soğuk bakışlarını hemen bana çevirdi
Sadece bir nazarla beni yere devirdi
Kocaman cüssesiyle karşımda duruyordu
Gözlerim fıldır, fıldır boğazım kuruyordu
Hüzün salmaya geldim bil dedi, ödüm kopmuş
Seni almaya geldim gel dedi, ödüm kopmuş
Yıllarca tanır gibi konuşmaya başladı
Öyle sorular sordu yüreğime işledi
Kem küm ettim bir ara hiddetlenip darılmış
Bu nasıl bir misafir, boğazıma sarılmış
Onu kovmak istedim, boğazımı sıkmıştı
Havaya kaldırarak beni yere yıkmıştı
Avaz, avaz bağırıp, haykırmak istiyordum
İçimden de kendime bu sana has diyordum
Dedi ki alacağım, alacağımı senden
Mühletin sona ermiş can çıkmalı bedenden
Tasvir etmek imkansız yaşadığım dehşeti
Ruhumda yaşamadım böylesi bir vahşeti
“Her can ölümü tadar” unuttuğumuz akit
Demek ki harcanmıştı bu vakit denen nakit
Elleri boğazımda yüz yüze göz gözeydik
Bağırışım faydasız sadece biz bizeydik
Burnumdan soluyordum sıklaşmıştı nefesim
Kalbim hareketlendi daraldı can kafesim
Gözler kararıvermiş cehrem sararıvermiş
İdama mahkum oldum veren kararı vermiş
Ömür bir ganimetti, kıymeti bilinmedi
Ölenler defnedildi, ibretler alınmadı.
Erteleyin ne olur diye yalvarıyordum
Dönüşü olmaz yoldan bir çıkış arıyordum
İyi ki bir rüyaymış irkilerek uyandım
Ölüm Allah’ın emri ben Allah’a dayandım
Mikdat Bal