Telefonum çaldığında yaklaşık iki aydır görüşemediğim arkadaşım Tahir’in numarasını gördüm. O an içimde buruk bir sevinç oluştu. Tahir’i hem özlüyor, hemde uzun yıllar yaşadığı bunalımlardan sonra kaybettiği sağlığına üzülüyordum. Bu nedenle onunla beraber olduğumuz anlarda, pırlanta gibi güzel ve sevgi dolu yüreğindeki acıları gözlerinden okudukça, onun bu sıkıntılarına bir çere olamamanın burukluğunu yaşıyordum. Her zaman görüştüğümüz çay ocağında beklediğini söyleyerek telefonu kapattı.

    Aynı ilçede olmamıza rağmen Tahir, çok zaman ortalıkta gözükmez, kendi dünyası ile baş başa kalır, yalnızlığı tercih ederdi. Son yıllarda süre gelen sağlık problemleri nedeniyle kendi iç dünyasına kapanmış, dış dünya ile bağlarını kesmiş gibiydi. Belki de ilçede sırlarını paylaştığı tek kişi bendim. Onu dinlemek, yaşadıklarını anlamak, içten sohbetinde bulunmak, benim için hüzünlü saatlerin yaşanmasına vesile olurdu. Onu dinlemekten asla kaçınmaz ve yorulmazdım, o benim en içten, en güvenilir tek dostumdu. İnsanın en mahrem sırlarını güvendiği birine açması gönül dostluğunun en güzel yanlarıydı. Bana böylesine sırlarını anlatan insan benim için çok çok değerli bir varlıktı. Bir başkası bu şekilde bana yaklaşmamış, çevremdeki insanlar çok zaman benimle mesafeli olmuşlardı. Pek çok bilgi ve beceriye sahip olmam çevremdekilerle ilişki kurmamı sağlasa da, sırlarını paylaşmamalarını çok da yadırgamazdım. Fakat Tahir’in bana yaklaşımı, duygularımı anlaması, yakın dostluk kurması, ona karşı içimde büyük bir dostluğun doğmasına neden olmuştu.

    Uzaktan baktığımda her zamanki yerinde ve sandalyesinde, hafif esen soğuk bir rüzgarın etkisi ile paltosuna sarılmış halde otururken gözlerinin ve ruhunun çok uzaklarda olduğunu anlamak zor değildi. O burada otururken hep böyle uzaklara bakar, saatlerin geçtiğini bile anlamazdı. Ta ki yanına gelip seslice selam verdiğim ana kadar geldiğimin farkına varmamıştı. Selam verip yanına oturduğum zaman onu görmediğim bu süre zarfında bir hayli çökmüş olduğunu anlamam hiç te zor değildi. Selamımı aldıktan sonra neden bilmem benimle konuşmak yerine gözlerini yine uzaklara dikti, öylece kaldı. Tahir, bu gün daha bir farklıydı ve çok durgundu.

   

     Onu, sekiz yıldan beri tanıyordum. Bir tesadüf sonucu sahilde balık tutarken tanışmış, kısa sürede kaynaşmıştık. İkimizde emekliydik ve Tahir benden beş yaş küçüktü.  Memuriyet hizmetini tamamlayınca ailevi nedenlerden dolayı erken denecek yaşta emekli olup bu ilçeden bir ev alarak, yaşadığımız bu sahil kasabasına yerleşmişti. Kendi yaşında o da emekli bir eşi ve iki oğlu vardı. Buraya geldikten birkaç yıl sonra, uzak bir şehirde memur olan büyük oğlunu, yine uzak şehirde memur bir kızla evlendirdi. Sonraki yıllarda küçük oğlunu da Üniversiteye gönderince karı koca bir başlarına kaldılar. Ailecek görüşmüyorduk. Bana anlattığına göre evlilikleri süresince Tahir’in eşi, Tahir’in samimi olduğu hiçbir arkadaşı ile ailecek görüşme yapmak istememiş. Yani ailede herkes kendine uygun arkadaşlarla görüşür olmuşlar. Eşinin arkadaşlarının evlerine oturmaya geldiklerini, onunda komşulara sık sık gittiğini anlatırdı. Buraya yerleştikten sonra eşi, çabucak çevresiyle kaynaştığı için onun oldukça mutlu olduğunu söylerdi.

    Tahir farklı bir insandı, sanki bir beklediği var gibi gözleri her daim uzaklarda, rüzgarın sesinde, yüksek tepelerdeki bulutlardaydı. Her an kendine bir uğraş bulur, bizlere basit gelebilecek şeylerle günlerce oyalanır dururdu, dedim ya farklı bir dünyası vardı. Bazen onunla tekne kiralayıp balık tutmaya gider, bazende sabahları denize girer, uzun uzun yüzerdik. Engel olmasam, eminim gün boyu denizde kulaç atacak durumda bir insandı. Güçlü kuvveti, sağlıklı, enerji dolu bir yapısı vardı, lakin aklını meşgul eden bir şeylerin olduğunu fark etsem de kendine söylemezdim. Bir ara kendisiyle birkaç ay görüşüp sohbet edememiştim. Telefonlarıma çıksa da işim var diyerek geçiştiriyordu.

   Onunla tanışmamızın ardından henüz  iki yıl geçmişti ki, uzun süren ayrılığın ardından sahilde buluşup yürüdüğümüz bir sırada onu çok düşünceli gördüm.

----Bu gün sende bir gariplik var Tahir,

Dedim. Uzun uzun düşündü, sonra kenardaki kayaları göstererek:

----Otur Aziz abi, seninle konuşmak istiyorum.

Karşılıklı kayalara oturduğumuzda gözlerini yine uzaklara takılıp kalmıştı. Neden sonra bana:

----Abi, bir kadına aşık oldum, tutuldum, yandım, kavruldum. İçim yanıyor, ancak henüz kimse bilmiyor. Bu yaşadıklarımı biriyle paylaşmak zorundayım, yoksa aklımı oynatacağım.

Ne diyeceğimi bilemiyor, bu yaşta evli barklı birinin bir kadına aşık olmasına bir anlam veremiyordum. Her halde gelip geçici bir hevestir, bir süre sonra unutur nasılsa diye aklımdan geçirdim. Bu durum bana biraz yanlış gelse de bir şeyler söylemek, onu konuşturmak, rahatlatmak maksadıyla:

----Nasıl oldu, ne zamandır bu durumdasın Tahir?

----Üç ay kadar oldu Aziz abi, internette bir tesadüf sonucu benden on iki yaş küçük bir bayanla tanıştım, halen memur olarak çalışıyor ve dul bir kadın.

----İyide Tahir, kimdir, kimin nesidir? Yahu sen evli adamsın, sanırım mutlu bir evliliğin ikide çocuğun var, hele birisi de evli, yakışır mı sana?

Önüne döndü bir süre, sonra dönüp gözlerimin derinlerine baktı, bir an titredim, bakışları bile eskisi gibi değildi. İnsanın içini okur gibi bakıyor, bir umut arıyor gibiydi.

----Abi,ben ömrümce hep birini beklerdim, uzaklara bakar, dağların ardında bir şeyler arardım, hiçbir zaman mutlu olamadım. Eşime son derce saygı duyarım, çocuklarımı da severim, ama bu farklı bir şey. Aradığım her neyse sonunda karşıma çıktı, bu bir kadındı ve onunla birlikte hazzına vardığım aşktı. Onu gördüğüm an buz kesildim, dünyam değişti, artık hiçbir şeyle ilgilenemez oldum. Evli olduğumu biliyor, bu nedenle bana yaklaşmak istemiyor. Ama yanına gidecek ve yüz yüze konuşacağım, duygularımdan emin olmalıyım.

    Tahir yine içine kapandı ve enginlere dalıp oralarda kayboldu. Uzun süre onun bu halini seyrettim. İş sandığımdan ciddiydi ve Tahir kafasına koyduğunu yapacaktı. Ne yapmam gerektiğine karar veremiyor, ne söylemem gerektiğini bulamıyordum. Yaptığı bence yanlıştı, ama ya onun hissettikleri? Şu an içinde ne fırtınaların koptuğunu elbette anlayamazdım, lakin Tahir’i tanıdığım andan beri onu hep bir arayış içinde görürdüm, sonunda aradığını bulmuş gibiydi, ona nasıl karşı çıkardım ki? Yine de düşüncelerimi söylemek zorundaydım. Kolundan tutarak kaldırdım ve yürümeye başladık.

----Akıllı ol dostum, yanlış şeyler yapma, çok acı çekersin bak! Aşk başka bir şeye benzemez, insanı yer bitirir, ne evinde ne kendinde huzur kalmaz.

Düşünceli düşünceli gözlerime baktığında söylediklerimi anlamadığına emindim. Şu an çok çok başka dünyalardaydı zaten.

     Tahir ne yapıyor diye merek etmeye başlamış, nerede olduğunu ne yaptığını öğrenmek istiyordum, lakin yine ortalıkta yoktu. Telefonlarımı açıyor, eskisi gibi müsait değilim, işim var diye kapatıyordu. Biliyordum ki şu an aşkının peşinden gitmiş, başka dünyalarda yol alıyordu. İnşallah yanlış yapmaz diyerek söylenip duruyordum. Aylar ayları kovaladı. Uzun zaman sonra soğuk bir kış günü sahilde yürüyen birini gördüğümde bu Tahir olmasın diyerek arabamı çevirip hızla yanına yaklaştım. Evet, Tahir’di, durdum ve arabadan indim.

----Neredesin be adam? Aylardır ortalıkta yoksun, öldün mü, kaldın mı? İnsan arkadaşını arayıp bir hal hatır sormaz mı?

Oldukça zayıflamış bir hali vardı, yüzü solgun, saçları darmadağın ve oldukça beyazlaşmışlardı. Onun siyah saçlarını her gören kıskanır, boyatıyor sanırdı. Neler yaşamıştı da saçları kısa zamanda beyazlamış, böylesine zayıflamıştı. Sözlerime cevap vermeden yürümeye devam ettiğinde dayanamadım:

----Dur be adam, hele bin şu arabaya, bu soğukta ne işin var buralarda, canımı sıkma benim.

Kolundan tutarak arabaya bindirdim, kahvehanesi sakin ve sıcak bir köye kadar arabamı sürerken hiç konuşmadık. Arabamı durdurup:

----Hadi gel içeri, biraz ısın, bir çay içte kendine gel arkadaşım.

Kahvehane sakin ve sıcaktı, kenardaki bir masaya oturup birer çay söyledikten sonra gözlerine baktım, kaçırdı, sanki suçlu gibiydi. Gelen çaylarımızı bitirince:

----Anlat bakalım, bunca zamandır ne yaptın, nerelerdesin Tahir? Maden buradasın neden arayıp sormazsın, bu nasıl dostluk böyle?

Onu mutlaka konuşturmalıydım, belli ki çok sıkıntılar yaşamış, acılar çekmiş, perişan durumdaydı. Konuşursa biraz rahatlar, içini boşaltırdı.

----Seni bekliyorum dostum, anlatacak mısın?

----Neyi anlatayım Abi? Bir ömür beklediğim bir aşkın hüsranla biten sonunu mu? Yaşadığım hayal kırıklıklarını mı?

----Olsun, ben dinlerim.

----Biliyorsun daha önceden anlatmıştım, uzak şehirdeki o bayanın yanına gittim, oturup konuştuk, sohbet ettik. Ömür boyu aradığım, beklediğim şeyin aşk olduğunu anlamıştım Abi, muhatabı da o kadındı, duygularımdan da emindim artık. Ona hislerimi, hayallerimi uzun uzun anlattım, sessizlik içinde dinledi. Sonuç olarak olmaz, sen evlisin dedi. Ayrıca senden etkilenmedim, boşuna gelmişsin dediğinde, yaşamak benim için o an bitti sandım. Kımıldayacak halde değildim, her yanım kaskatı kesilmiş, ağlamak için kendimi zor tutuyordum. İsteseydi, orada onunla kalmaya, yanında ölmeye  hazırdım, o sadece sustu ve bir daha konuşmadı. İstemeden de olsa geri dönecektim, veda anı geldiği zaman ona dönüp, ‘’Beni iki üç ay bekle, özgür biri olarak yanına geleceğim.’’ Dediğimde yine sustu, cevap vermedi. Bu durum benim için olumlu bir sinyaldi, dönüp buraya geldim. Eşime durumu anlattım, ayrılmak ve buralardan gitmek istediğimi söyledim. Yüreğin, ruhum başka bir kadına aşıkken seninle olamama artık dedim. Olmaz dedi ve günlerce ağladı. Onun gözyaşlarına dayanmak çok zordu, bırakıp gidemedim. Günler ve geceler boyu yaşadığım hayata ve duygularıma isyan ettim. Üç dört ay sonra yanına gidemediğim bayandan bir mesaj aldım, söylediğine göre hayatında başka birinin olduğunu, bundan böyle kendisini bir daha aramamamı istiyordu. Yapacak bir şeyim yoktu artık, derin bir aşkla bağlandığım kadını rahatsız etmek bana yakışmazdı ve bir daha aramadım. Kendi dünyama kapandım, kimseyle konuşmak istemiyor, yalnızlığa kaçıyordum. Bu nedenle seni de aramadım. Benim için artık hayatın bir anlamı yok, Aziz Abi.

    Bu yaşımda aşkı bulduğum ve tattığım için çok mutluyum, velev ki çok acılar çeksem de. Aynı durum tekrar karşıma çıksa yine yaşar, aşkın güzelliğini ruhumda hissederim. Eminim aşkın manasını, güzelliğini, etkilerini yaşamayanlar bilemez. Şimdilerde herkesin dilinde bir aşk, sadece dilde var Abi, gönüllerde, ruhlarda o duygu yok.

     Tahir anlatacaklarını tamamlamış olmalı ki sustu ve tekrar konuşmadı. Ben de onun neler yaşadığını öğrenmiştim, fazlasına gerek yoktu. Bir süre daha oturup evlere döndük. Bu olayın üzerinden bir süre geçtikten sonra, Tahir’in bedensel ve ruhsal problemler yaşamaya başladığını, sürekli hastalandığını görüyor, çok değerli arkadaşımın dünyadan koptuğunu izlemenin derin ıstırabını yaşıyordum. O yaşadıklarına aldırış etmiyor, aşkı tanımadan önceki hayatının anlamsız yıllar olduğunu, aşkı bulduktan sonra hayatının daha bir güzelleştiğini söyleyip duruyordu. Ya çektikleri!

Belki de yaşadığı sağlık sorunları, bunalımlar onun yüreğindeki aşkı daha çok anlamlı kılıyordu.

Bunu sadece kendi bilebilirdi. Yaşadığı sorunlardan hiç şikayet etmediği gibi, bakışlarının derinliklerinde saklı bir huzur okunuyordu.

 

    Beni yanına çağıran arkadaşımın sessiz kalmasına bir anlam verememiş, merakla konuşmasını bekliyordum. Nihayet uzaklara bakan gözlerini bana çevirip baktığında ağladığını fark ettim.

----Ne oldu Tahir, neden ağlıyorsun?

Gözlerini benden kaçırarak:

----Evlenmiş Abi,

Dedi. Kimden bahsettiğini anlamıştım,

----Herkes hayatını yaşamak zorunda Tahir, o kadının senin için bir anlamı olmamalı artık.

Yüzüne dikkatle baktığımda ne çok acı çektiğini anlamak zor değildi.

----Bir ömür beklediğim kadını görüp tanıdıktan sonra ki geçen zaman içinde çok acılar çektim, aşkın insan üzerindeki olumsuz etkilerini bir bir yaşadım, sağlığımı kaybettim, hayattan hiçbir beklentim kalmadı. Yıllarım onun hasretini çekerek  geçti. Ne kaybolan yıllarıma, ne onu tanıdığıma asla pişman değilim. Aşkı tatmanın verdiği mutluluğun altında ezildim Abi, aşk bana çok ağır geldi.

    Yüreğimin derinliklerinde küçücük bir umut kırıntısı kalmıştı, o da bu gün öldü, ben de bu gün öldüm, Abi.

      Ben de hayatımda ilk kez gerçek manada aşkı yaşayan birini tanımış ve onun sayesinde ilerlemiş bu yaşımda aşka inanmıştım. İyi ki seni tanımışım, Tahir.

 

Mehmet Macit

25.11.2015

Dikili/İzmir

 

( İyi Ki Seni Tanımışım, Tahir başlıklı yazı mucit55macit tarafından 30.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.