Acımasız terk edişler tıklım tıkış sıkıştırılmış,
bayatlamış
aşklarla katılaşmış yürekler.
İnan bana,
sıkacağın mermiler
acımasızlıkların ardından yetişemezler.
Mermi de işlemez zaten
öyle bir yüreksizliğe.
Bırak sen de çöplüğe
dönüşmüş o cürufun içine kırgınlıklarını.
Kokuşup kalsınlar.
Sinekler dans ediyor,
eski aşklar çöplüğünde;
leş gibi çürük kokuyor
yüreğin.
Aç perdeleri, tozunu al
pencerelerin;
dışarıda yeni bir hayat
başlıyor.
Kucakla güneşi,
aynı cevapların
sınavında
sorulara kafa yormadan
iliklerine kadar ısınmaya bak.
Suda, üfleyerek girdap
oluşturamazsın…
Tükettiğin ömür,
niçin hesap soruyorsa
sana,
hepsine elinin tersiyle
bir vurup kapatmak gerekir sayfayı,
yeni bir sayfanın
açılabilmesi için…
Bembeyaz bir sayfa aç
kendin için;
orada,
sen, bu evrenin
merkezisin.
Sen, evrenin en
vazgeçilmezisin.
Sen, katıksız sevgisin.
Ana rahminden henüz
çıkmış gibi masumsun.
Korkusuzsun,
derin ve uzak
görüşlüsün
ve bilgesin
bilgiye açsın
sınırsızca
hiçbir gölgen yok.
Sen, yalnızca ışıksın…
Ölümün ve çektiğin aşk
acıların aynı haneye yazılmazdan evvel,
tut hayatın elini.
Yürü git ardına
bakmadan…