Bir yerlerde bir adam vardı. Sevgisi, öfkesi, aşkı ve inançları vardı. Herkesi sevmez herkese bağlanmaz. Kimseye eyvallah etmezdi kendini. Tek kişiydi ama dev gibi sapa sağlam biriydi. Kalbi keşfedilmemiş bir ormandaki en güzel ağacın yaprakları gibi temiz, zehirsiz ve zararsızdı. O keşfedilmemiş ormana çok yanlış kişiler geldi. Uyuşturucu saçtılar ağaçlarına. Zehirleyemedikleri ağaçları da kesmeye çalıştılar. Doğa kendini ne kadar savunabilirdi ki? O adamın kalbi de öyle oldu. Saf ve temiz olan kalbini oyunlarla, hilelerle kirlettiler. Ve o adam eski halinden uzak, huzurunu ve yönünü kaybetmişti. Sevgisi, aşkı, inançları bir bir yok oldu. Utanırdı o eski adam aşkı, sevgiyi gördüğünde goncanın kızarışı gibi. O adamın kitapları vardı. Taze bir genç kıza yaklaşır gibi aşkla korur sahiplenirdi onları. Hatta kitaplar eskimesin diye tam açmaz yarım açardı sayfalarını. Zarar gördükçe uzaklaştı herşeyden. Soğudu insanlardan. Daha da sığındı kitaplarına fakat her kitabın bir sonu vardı. Her kitap bitirdiğinde boşlukta kaldı zaten yaralıydı. O el değmemiş orman ve ormandaki hayaller. Kitaplarından da kaçtı. İnsanlardan kaçtığı gibi. Uykuda aradı çareyi. Her rüya eninde sonunda bitiyordu. Tekrar aşkta aradı çareyi. Bulur gibi de oldu. Her kitabın finali, her rüyanın uyanışı ve her aşkın da bir ayrılığı vardı. Ve o adamın kalbi savaştan çıkmış gibiydi. Yıkık dökük. O ormanda pek ağaç kalmadı o adamda güç. İntiharlar hayal etti o ormanın yıkılışından sonra. Zira ne kadar ağaç dikilse eski orman olamayacaktı. İntiharlar hayal etti diyorduk. İnançlarının yıkıntılarının arasında bir iki düşünce kalmıştı onlara göre de intihar günahtı. İntihar hayalleri de suya düştü. Hayal kuramaz oldu o adam. Orman keşfedilmiş ve harap edilmiş, kitapları son bulmuş, aşkları yalan olmuştu. Kendi ormanı yıkılmıştı. Oda başka ormanlarda su kenarlarında aradı huzuru. Tahmin edersiniz ki her gittiği ormandan dönüşünde huzuru kaybetti. Ve o adam kaldığı karanlıkta kapattı gözlerini. Sustu ve sustu. Günlerce o karanlıkta ölümü bekledi. Ve ben onu izlemeyi bıraktım. Belki beklediğini bulmuştur belki aydınlığa adım atma cesaretini bulmuştur kim bilir ama o adam lanet olsun o adam için diyecek sözüm kalmadı. Bir adam nasıl yıkılır görmüştüm. O adamın acılarıyla üzülmüş ve o adam karanlıktayken bende ölmüştüm.

Zayiat-ı Kelam

 

( Bir Adam Öldürmek başlıklı yazı zayiat tarafından 25.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.