Nasıl
sevdin deme tarifi yok ki;
Vatan
bilip sevdim yar bilip sevdim…
Gönül
şehriyarın burcunda bayrak;
Kale
bilip sevdim sur bilip sevdim…
Bülbülüm,
feryatla güllerde gezen;
Mihriban
namıyla dillerde gezen;
Mızrabın
vurduğu tellerde gezen;
Cura
bilip sevdim tar bilip sevdim…
Sevda
pazarında gördüğüm hikmet;
Bir
gülüş uğruna çektiğim zahmet;
Gözlerin
bahçeme dökülen rahmet;
Yağmur
bilip sevdim kar bilip sevdim…
Mevlana
diliyle titrerken yürek;
Ferhat’ın
gücüne bir müjde gerek;
Mecnuna
yol verdi kalpteki dilek;
Ateş
bilip sevdim kor bilip sevdim…
Dilinden
dökülen sözlerden emin;
Gözlerim
baktığı gözlerden emin;
Dört
kitap üstüne ettiğim yemin;
Namus
bilip sevdim ar bilip sevdim…
Yârine
müptela gönül yarası;
Yandıkça
yanıyor sevda çırası;
Hasretin
yaşamla ölüm arası;
Kolay
bilip sevdim zor bilip sevdim…
Sözüne
inanan çocuksu yanım;
Ey
benim vefalı canımda canım;
Özlemde
umudum aşkta hüsranım;
Gizli
bilip sevdim sır bilip sevdim…
Ali
ALTINLI – 06/10/2015
Saat:
13:36