SURİYELİ MÜLTECİLER

Suriye’de yaklaşık dört yıldır iç savaş hüküm sürüyor. Bu iç savaşta Suriye halkı etnik, inanç ve mezhep temelinde lime lime ayrılmış durumda.

Başta Esed yönetimi olmak üzere her parça birbiriyle savaşa tutuştu.  Kim kiminle birlikte ya da kim kime karşı savaşıyor pek belli değil.

Bir gün birlikte olanlar ertesi gün bakıyorsunuz karşı karşıya gelmişler. Suriye’deki bu durum bize gösteriyor ki, Suriye’de sadece Suriyeliler birbirleriyle savaşmıyor, Suriye’de çıkarları olan devletler birbiriyle vekâlet yöntemiyle ya da kurdukları ve destekledikleri örgütlerle savaşıyorlar. 

Son günlerde bu vekâlet savaşının yavaş yavaş sona erdiğini ve asıl güçlerin ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz.

Rusya’nın ve İran’ın IŞİD bahanesiyle açıktan Suriye’ye girerek Esed rejimi yanında muhalif güçlere karşı saldırılar başlatmaları bunun en büyük göstergesidir.

Yalnız burada birbirine karşıymış gibi gözükse de Rusya ile ABD’nin birlikte çalıştığını gözden kaçırmayalım.

Her ne kadar bu iki süper güç birbirine karşıymış gibi görünse de arka planda işbirliği içinde olduklarını gösteren emarelerin olduğunu da görüyoruz.

ABD koalisyonunun müdahil olduğu bu bölgeye, Rusya’nın ABD’den izinsiz ya da anlaşmasız girip operasyon yapması bu günkü şartlarda mümkün değildir.

Burada büyük bir plan uygulandığı aşikârdır. Bu plan da yakın gelecekte çıkarlarına engel olma ihtimali bulunan Türkiye’nin önünün kesilmesi, gücünün sınırlanması ve kontrol altına alınmasıdır.

Onun için Türkiye en kısa zamanda kendi teknolojisiyle nükleer silaha sahip olmak zorundadır.

Aksi takdirde Türkiye’yi bu günkü orta ölçekli gücüyle kimse dikkate almayacak ve dinlemeyecektir.

Netice itibariyle Türkiye’nin caydırıcı güç olabilmesi için kesinlikle nükleer silaha sahip olmaktan başka çıkar yol yoktur.

Bu arada olan tabiî ki Suriye halkına oluyor. Bu güne kadar yaklaşık beş yüz bin insan öldürüldü ve sekiz milyon insan da ülkeyi terk ederek mülteci durumuna düştü.

 Bu mültecilerin yaklaşık 2 milyon 300 bini Türkiye’ye sığındı.  Türkiye de bu mülteciler için 7 milyar dolar dolaylarında harcama yaptı ve yapmaya devam ediyor.

Türkiye’nin Suriyeli mültecilere bütün yardım çağrılarına rağmen insan hakları konusunda kimseye söz bırakmayan batılı devletler duymazlıktan geliyor, yardım etmekten maalesef kaçınıyorlar.

Ne zaman ki, mülteciler deniz ve kara yoluyla Avrupa sınırlarına dayandı. Çok az sayıdaki mülteciyi ülkelerine kabul ettiler. Ardından feveran etmeye başladılar.

Sonra bildiğimiz o çok insan hakları sevicileri kısa bir süre sonra sınırlarını mültecilere kapatıverdiler.

Sonra da sınırlarda mültecilere karşı insanlık dışı uygulamaları yapmaya başladılar.

Hani siz insancıldınız, insan haklarına saygılıydınız?

Hani Avrupa(Batı) medeniyeti insani temeller üzerine kuruluydu?

Şunu açıklıkla ifade etmek istiyorum.

Nasıl ki bu sömürgeci batılı ülkeler ve ABD Orta Doğuda sömürgecilik yapıyor ve insanları birbirine kırdırıyorlarsa sonuçlarına da katlanmaları gerekir.

Türkiye Avrupa ülkelerine karadan ve denizden her şeyi göze alarak gitmek isteyen mültecileri görmek ve yakalamak zorunda mı?

Bırakın milyonlarca mülteci başta Avrupa olmak üzere ABD sınırlarına yığılsın. Görelim bakalım onların insana verdiği değeri ve önemi.

Medeniyetlerinin insan temelli olup olmadığını bütün dünya bir sınasın bakalım.

Bütün değerleri sömürü, para ve çıkar üzerine inşa edilmiş batılı ülkelerin amaçlarının insan hak ve hürriyetleri olmadığını o zaman daha iyi göreceksiniz.

Yakın zamanda zaten gördük. 200 bin dolayındaki mültecinin Avrupa sınırlarına dayandığında hepsi paniklediler. Sınırlarda insanlık dışı uygulamalara başladılar.

Utanmadan ayrımcılık yaparak, kimisi biz ancak Hıristiyan mültecileri alırız, kimisi de biz sadece eğitimli olanları alırız vb gibi insanlık dışı şartlar ileri sürmeye başladılar.

İşte gelişmiş Avrupalı devletlerin Suriyeli mülteciler ve insanlık dramı karşısındaki tutumu bu kadar acımasız ve insanlık dışıdır.

( Suriyeli Mülteciler başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 6.10.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.