sokak sakinlerinden minarenin
bir kolaymış ki kediye küfretmesi
Allah dediğine bakmayacakmışız
her gün yangın merdiveninin
şerefeye giden ağır adımlara
bir inat beş kez küsmesi
nedense sormayacakmışız
darılmasanız kalabalık kaldırımlara
ne kadar boş birbirinize kahretmesi
özgürlük bahşedilmiş ayaklılara
en azından temiz kalacaksınız
oysa birinizin açık demir perdesi
lafımız olmaz rahmet okuyanlara
hakeza huzur dolu bir cami gölgesi
bilmem ne zaman taşınacaksınız
yalnızlığa yılların malum var mı diyesi
usulca kıvrılan küçük dereden
şöyle az çok ötesi
o yer isyankar güneşin doğduğu
yaşlı tepelerin yamaçlara hediyesi
kar tutmuş ağaçtan eldivenlerin
koparamadığı bir kaç kardelen
bilse de havanın soğuduğunu
üç aylık maaşa aldımlara
içerliyormuş haliyle çokmuş ödenen
bildiğim gizli dağ söylentisi
rüzgarın düpedüz koruduğunu
kaç kere sordum terkedilmiş yapraklara
hiç sorulmuyor ki kartalın özentisi
beyazlar içinde kaldımlara
o kadar uzaktan göz koyduğunu
nergiz bilir esinti ki tam bir laf ebesi
içten içten kızgın mavi fulyalara
ya tavşanın özleme karışıp korktuğu
ne çok var değil mi yalnızlık hikayesi
dr.süreyya burak önder