Babama Japonya'yı Sevdiren Kadın-54


...

Dünya yeryüzünde meydana gelen en büyük deprem ve tsunaminin verdiği en büyük zarara şahit olmuştu. Dünyada en çok depremin meydana geldiği, yıl içinde irili ufaklı birçok deprem yaşayan ve bu yönde en ileri düzeyde hazırlıkları olan Japonya, bu doğa olayı karşısında yenik düşmüş ve çok büyük kayıp ve zararlara uğramıştı. Üzerinden bir yılı aşkın zaman geçmesine rağmen, maddi kayıp envanteri bile tam çıkarılabilmiş değildi. Halkın üzerinde ki maddi ve manevi yıkıcı etkisi ise çok yüksek olmuştu.


Depremin etkisiyle Fukushima’daki nükleer tesisteki hasar nedeniyle çevresindeki bölge insan, hayvan ve bitki örtüsü üzerindeki yıkıcı radyasyon etkisinin henüz çalışmaları bitirilememişti. Araştırtmalar devam ediyordu ve araştırılmaya da devam edilecekti.


Ayumi valizini hazırlamış, toplanma yerine vaktinde gelenler arasındaydı. Toplanma merkezindeyken ekip başkanı olan Doçent Dr. Murayama; toplanan gurubu Fukushima ve Miyagi gurubu olarak ikiye ayırmıştı. Dr. Ayumi ile Dr. Safa da Miyagi bölgesine gidecekler arasındaydı. Sendai Fukushima’ya göre yüz otuz kilometre daha kuzeydeydi.


Her gurup gittiği il içerisinde tekrar ikişerli guruplar halinde dağıtım yapılarak görev mahalline gidilecekti. Miyagi gurubuna da Doç. Dr. Hiroyoshi başkanlık edecekti. Personeli taşıyacak otobüse çantaların yerleşmesi, gerekli kontrollerden sonra otobüs hareket etti…


İlk Önce vedalaşarak Fukushima ekibi indi. Miyagi ekibi Sendai şehir merkezindeki Sağlık Müdürlüğü binasında ise Miyagi ekibi indi. Toplantı odasında ki il haritası üzerinde kimin nereye gideceği, nerede ve ne şekilde konaklayacağı ve alternatif öneriler de dâhil olmak anlatıldı. Yeme ve konaklama tercihi çalışanların kendilerine bırakılmıştı.


Ekip birbirileriyle vedalaşarak görev mahallerine gitmek üzere tahsis edilen araçlarla yola çıkıldı.


Dr. Safa ve Dr. Ayumi’nin göreve başlayacakları ilk yer Sendai’nin güney batısında yer alan Kawasaki kasabasıydı. Sendai açıklarında okyanusa dökülen Notari nehrini besleyen kollarından biri de Kitagawa ırmağıydı. Kawasaki’nin kuzey-güney batı dağlarından beslenen Kitagawa ırmağı Kawasaki’nin kuzeydoğusunda elektrik üretimi ve sulama amaçlı yapılmış geniş Kamasufa baraj gölünde dinlendikten sonra, izin verildiği kadarıyla Notari nehrine doğru akarak ona kavuşuyordu.


Göl adını yanı başındaki Kamasufayama tepesinden alıyordu. Gölün içerisinden birer geliş-gidişe açık olan bir demir köprüsü ile geçen Kawasaki yolu şahane bir göl manzarası sunuyordu.


Kasabanın yerleşkesi dağınıktı. Kasaba gelirinin büyük kısmını pirinç üretimiyle karşılıyordu. Kasabanın kuzey batısında Nakitsurayama ve kuzeyinde Okura dağları çevrelerken, güneybatısında Tateishian, güneyde Otayayama tepeleri çam, gürgen ve meşe ağaçlarıyla kaplıydı.


Kasabada ki Kawasaki Devlet Hastanesi ile işe başlamışlardı. Önce başhekimi ziyaret etmişlerdi. Başhekimin yaşı altmışa merdiven dayamış, saçları beyazlaşmış, orta boylu bir adamdı. Gelen iki genç doktoru dinlemiş ve ardından telefonla hastane müdürünü çağırmıştı. Müdüre istedikleri dökümlerle ilgili bilgiler verilmiş, yarın mesai bitiminden önce de teslimi istenmişti. Başhekimin ikram ettiği bir çay içimi sonrası tüm poliklinikler bir baştan diğer başa tek tek gezmeye başlamışlardı.


Hasta ziyaretlerinde yanlarından ayrılmayan başhekim Katashi her bölümle ve her bölümde yatan hasta sayısıyla alakalı bilgiler veriyordu. Yatan hastalarla bire bir ve yüz yüze görüşmeler yapılıyordu. Hastalara hal ve hatır soruluyor, hastane ve hastalıklarıyla alakalı şikâyetleri soruluyor, alınan her bilgi Dr. Ayumi tarafından kayda geçiriliyordu.


Kaneko henüz otuz beş yaşlarında genç bir hanımdı. Hastanede rahim kanser tedavisi gören hastalardan biriydi. İradeli bir kadına benziyordu. Dr. Safa ve Dr. Ayumi ile güzel bir sohbetleri olmuştu.


Yedi yaşında taciz ve tecavüze uğramış bir çocuk olarak rahim kanserine yakalanmış olmasına şaşırmamak gerekirdi. Aslında zihinsel bir çalışma ile bilinçaltına işlemiş olduğu koşullandırmaların kaldırılması ile kanserden pekâlâ kurtulabileceğini anlattılar. Bir psikoloğa giderek bilinçaltı koşullandırmaların temizlenerek yeniden düzenlenmesi gerektiği ve bir beslenme uzmanı ile görüşerek de bedenin temizlenmesi ile bu hastalıktan kurtulabileceği üzerine tavsiyeleri oldu.


“Tedavi edilemez” sözcüğü aslında söz konusu durumun dış yöntemlerle tedavi edilemeyeceğini ve tedavinin etkili olabilmesi için iç dünyamıza yönelmemiz gerektiği anlamında anlamalıdır…” diyorlardı.


Öğle yemek vaktine kadar bu çalışma aralıksız devam etmişti. Başhekimin kendi odasına hazırlattığı öğle yemeğini birlikte yemişler, yemek boyunca da araştırma konusundan daha çok hastanenin personel ve malzeme yetersizliğinden, Sağlık Bakanlığının tamamen oturtamadığı yeni sistem ve aksamalarından konuşmuşlardı. Öğleden sonraki çalışmalara mesai bitimine kadar aralıksız devam etmişti.


Başhekim “Doktorlarım burası dağınık da olsa nüfusça küçük bir yer… Her ne kadar Yamagata’ya giden yolların biri üzerinde de olsa, pek gelişmiş bir yer değildir… Birkaç basit lokanta ve otel, bir postane ve bir banka şubesi dışında bir şey bulmak mümkün değildir… Sendai neredeyse yarım saatlik bir yol ama kalmayı tercih ederseniz bizi şereflendirmiş olursunuz…


Ayumi daha Sendai’den ilk yola çıktıklarında, ekip başkanlığını Safa’ya vermişti. Başhekimin teklifi karşısından Safa’ya baktı. 

...


Devamı Var

...

Ant-150815


( Jap. Sevdiren Kadın-54 başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 3.10.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.