Babama Japonya'yı Sevdiren Kadın-51
...
Bu
arada Murat Usta o değilden ce der gibi uzattı başını. “Çocuklar bir isteğiniz
var mı?” diye sordu. Daha çok baş başa konuşmalarını, aralarındaki pürüzlerini
gidermelerini istiyordu. İstiyordu ki, kendi sorunlarını kendileri çözsünler.
“Bana ihtiyacınız olursa seslenmeniz yeterli…” diyerek gençlerin cevap
vermesini beklemeden tekrar kayboldu.
“Ayumi
Hanım; dikkatle ve sabırla beni dinlemeni istiyorum. Sizin gibi değerli bir
hanımefendiyi tanımaktan ben de memnunum. Çevrenizdeki ilişki ve
davranışlarınıza bakarak asil bir aileden geldiğinizi zannediyorum. Veya en
azından benim üzerimde öyle bir intiba bıraktınız. Teşhislerimde bu güne kadar pek
yanıldığımı olmamıştır…
Bana
karşı duygularınızı biliyor ve takdir de ediyorum. Benim de duygularım sana
karşı boş değildir. Eğer bu kadar tutuk ve suskun kalıyorsam, bu duygularımın
sana karşı eksikliğinden veya yokluğundan değildir. Ben de seni seviyorum… Ama
sadece kuru bir sevgi ile bu iş hallolmuyor. Sana sorgusuz ve sualsiz evet
diyemiyorsam biliniz ki aşamadığım ve kaldıramadığım aradaki bazı engellerin
altında eziliyor olmamdandır. Ve bir türlü sana rahat bir şekilde evet
diyemiyorum.”
“İnançlarım
gereği ehli kitap olmayan bir hanım ile evlenmemi mümkün kılmıyor. ‘Ehli Kitap’
da nedir? Diyeceksin. ‘Ehli Kitap; bir tek Allah’a ve onun tarafından
gönderildiğine inanılan kitaba ve onun peygamberine inan ve iman eden’
demektir. Sizinle evlenebilmem için sizin Müslüman olmanız gerekiyor. Bu konuda
neler düşüneceğinizi, nasıl bir tepki vereceğinizi de bilmiyorum.”
Gözlerini
üzerinden ayırmadan dinlediği adamın ‘seni seviyorum’ itirafı karşısında
yüzündeki tebessüm artarken, sevdiği adamın üç yılı aşkın tutukluluğuna ve
sevdiğini söyleyememesini anlayamamış, önüne çıkan ‘din değiştirme’ olayı karşısında
şaşkınlığını gizleyememişti.
“Bana
hemen cevap vermek zorunda değilsin… Hem şahsını ve hem yakınlarını yakından
etkileyecek bir durumla karşı karşıyasın. Ben seni Müslüman olmaya zorlayamam…
Buna senin kendi öz iradenle karar vermen gerekir. Bu güne kadar beni yeteri
kadar tanıdığına inanıyorum. Sana verdiğim birçok kitabı okuduğunu da biliyorum…
Belki ilk etapta sevgini ve aşkını göz önüne alarak ‘Müslüman olmak istiyorum’
diyebilirsin. Belki bu eylem ve değişime karşı çıkabilecek anne-baba, akraba ve
yakınların olacaktır. Belki seni dışlayacaklardır. Bütün bunları
göğüsleyebilecek misin? Tüm taciz ve sataşmalara karşı dimdik ayakta
durabilecek misin?”
Garson
kızın getirdiği Türk kahvesini bırakıp gidinceye kadar sustu. Ardından kaldığı
yerden devam etti.
“Yeni
bir inancın içerisine girince uyman gereken birçok kurallar olacak, bu
kuralları kabullenebilecek misin? Kabullendiklerini uygulayabilmek için yeterli
çaba ve gayreti gösterebilecek misin? Anne ve baban senin din değiştirmene
karşı çıkabilirler. Hatta evlatlıktan ve varisleri olmanı da men edebilirler.
Sen bütün bunlara karşı direnebilecek ve dik durabilecek misin?”
Durdu
bir nefes aldı. Boğazı kurumuştu. Birkaç yudum su içti. Kahvesinden de bir
yudum aldıktan sonra kaldığı yerden devam etti.
“Kader
bu ya benimle evlendin… Japonya dışında bir ülkede, bu Türkiye de olabilir bir
başka ülke de… Başka bir toplum içinde benimle birlikte yaşamaya razı
olabilecek misin?”
“Yaşadığın
ve inandırıldığın önceki değerlerini unutabilecek veya göz ardı edebilecek
misin? İnancın, yaşantın ve duruşun eski inanç ve değerler ile yeni inanç ve
değerler arasında nerede ve nasıl bir yerde duracaksın?
“Bilemiyorum
ama bir sürü soru ile karşı karşıya geleceksin… Belki koparıldığın değer ve
yargılara geri dönmek isteyecek, adı konulamayan pişmanlıklar ve suçluluklar mı
yaşayacaksın? Ben hala yeterli bir kıvama geldiğin kanaatinde değilim… Sizinle
tanıştığım günler ile bu günler arasında bir hayli ilerleme kaydettiğini de
ikrar etmemek haksızlık olacaktır.”
Ayumi
bu güne kadar akıl edip düşünemediği neredeyse binlerce soruyla karşı karşıya
gelmişti. Neredeyse nutku tutulmuştu. Ne bir soru sorabiliyor, ne de
karşısındaki adama cevap verebiliyordu. Aylardan beri baskı kurarak ablukaya
aldığı adamın, ne kadar çok mevzu altında ezildiğini gördükçe vicdanı rahatsız
olmaya başlamıştı.
Safa,
Ayumi Hanımın suskunluğu üzerine yüzüne baktı. Ayumi Hanımın karışan kafası ile
yüreği arasında mücadele başlatan aklı ile duyguları bir şok dalgası arasında
gidip geliyordu sanki...
“Diğer
bir husus daha vardı. Sitem ederek sizi buralara kadar sürükleyen şu kadın
mevzuu… Bu konuyu şimdilik kaydıyla açmamaya kararlıydım ama bu hususu bilmeniz
gerektiğine inanıyorum.”
Durdu nefeslenerek kahvesini bitirdi.
...
Devamı Var
...
Ant-150515