Kalbimin Attığı Yer Âşkına


Sevinecekken bir kaç dakikalık bahaneye sığınıp,
Bedenime dar gelen gençliği kan kusarak teslim etsem ihtiyarlığın buruşmuş ellerine
Üzerimden çıkartıp kutsallığını aşkın,
Ufkun batısına kıracakken ümidin dümenini,
Köhnemiş kollarımı her fırsatta bükse yüreğinin büyüklüğü Azeeza!

Ve ben barut patlayası avuçlarımı 
Toprak yığınlarına bastıra bastıra 
"Allah’ım! Söndür bu nâr’ı." diyerek dûâ etsem meleklerin iştahını kabartarak.




Bu gün kaçıncı ak düştü saçlarıma
bilmiyorum ama
Ölüm yaklaştı galiba
Gözü aç iblisin gözleri bir başka bana Azeeza!



Batışını gölgeme dayaya dayaya uzaklaşırken karanlık,
Kaldırımları süpürse yine yalnızlık
Ve ben hangi bahanenin soru işaretine sığınsam yine Azeeza?
Kendimden kaçarak




Ey Azeeza?
Niçin şehrimi selamlamadan gidiyorsun!
Yalvarırım ayakta kalmak için çabalayan cüssemde
Bir sabah namazı vakti kadar soluklan
İmhâ et yüzüme hızla çarpan mayınları
Gırtlağımı sıkan inlemeler kulaklarımı çınlatmadan sustur
Sus Azeeza!
Vur şu dili yerleri süpürenleri ikişer üçer
Vur ki;
Önünde öteden beri beslediğim duygularımın itibârı diz çöksün Azeeza!
Kim bilir?
Belki de yıpranmış sevdamızın üstünde dolaşan sisi yokeder
Duruşunun ayak izleri.





Gel!
Doğusuna bata bata bağırtalım gözlerini uzakların
Gel Azeeza!
Ovalarına buğday ekelim hayâllerin
Kuzeyinde bayrağını çekmeden Azrâil ecel terlerimin
Boğazımın eli kolu bağlanmadan 
"Allah’ım! Bir nefes miktârı inşirâh." demeden çaresizliğin gölgesinde
Mukaddes bildiğin ne varsa
Mukaddes bildiğin ne varsa, Azeeza!
Payına düşmeden cehennemi azâb ruhumun
Bitsin artık bu âh’lar
Çek pimini şu ayrılığın gell!
Kalbimin attığı yer âşkına
Yetsin artık toprağımı talan eden bu fırtına
Dinsin kulağıma fısıldanan ölüm çığlıkları
Gel!





Bir bilsen gözyaşımın bile nasıl inlediğini Azeeza!
Zatüre geçiren çocuk kadar çaresizim kollarında zamanın
Emsalsiz göğün mavilerinde kaybettim ben bakışlarımı,
(ki zaten avuçlayamadığım bir parça mutluluğa dûâ’lardan gökkuşağı biriktirdim)
Ne vâkit gece çöreklense ruhuma
Ağıtlar takılıyor boğazına sesimin,
ve sabr deryasına karışıyor cümlelerim.
Ne dersin Azeeza!
Kumlar adedince fatihâ dillensem göklerden,
Semavât titrermi heybetinden sesimin
Ya da perişanlığa vurup ağırlığını bedenimin yeniden,
Sübyan bir çocuğun bedeninde mi dirilsem...!



Zeynep Ece Eren
Ressam:Yasemin Yıldırım’a sonsuz teşekkürler.
( Kalbimin Attığı Yer Aşkına başlıklı yazı Zeynn tarafından 5.09.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.