Yatağa boylu boyunca uzanmış, kollarını başının altına koymuştu. Beyaz rengine boyadığı tavana bakıyordu, daha çok üzerine asılmış kızın orta boyutlarında bir resmine. Rüzgârla dans eden kızın saçlarına, mavinin tonlarında gözleri eşlik etmişti. Elmacık kemiklerine bürünmüş yanakları, kırmızı dudaklarının gülümsemesiyle buluşmuştu. Okyanus, tıpkı bir melek kadar güzeldi. Özellikle gözlerine bir kez baktı mı, denize balıklama dalıyormuş gibi hissederdi. Ufuk, kızın görüntüsüne bakarken, tıpkı ismi gibi, diye düşündü. Okyanus kadar maviler... Ve o mavi gözler, intikamımın nikâh şahidi olacaklar.

Yatağından doğrularak ayağa kalktı. Eşofmanının cebinden telefonu çıkardı. İntikam isteği, vücudunda can bulmuştu sanki hırsıyla yazdığı parmakları inanılmaz hızlıydı. Rehberinden taradığı isimler arasında, istediği kişiyi orta sıralarında bulmuştu. 

"Alo? Abi? Nihayet, telefonlarımı açtın. Kaç gündür seni arıyorum ama açmıyordun. En son sana gelmeye niyetlenmiştim ki sen-"

"Gürcan, vaktim yok." diyerek kardeşinin sesini kesti. "Hemen çiçekçiye gidip, bir demet gül hazırla. Ortasında bir tane beyaz orkide olsun. Okyanus Karacan adına gönderilecek."

Telefona bir süre cevap gelmedi. Ufuk, kardeşinin şaşkın olduğundan dolayı sustuğunu biliyordu. Bu yüzden bekliyordu, ayaklarıyla halıyı pat pat döverken. Gürcan'ın telefona cevabını vermesi, 5 dakikayı bulmuştu. 

"Abi? Yapma. Okyanus,  bulaşabileceğin diğer kızlar gibi değil. Çok asi, gururlu ve burnunun dikine kadar gidebilecek bir kız. Aynı zamanda kırılgan bir çiçektir. Yapma. Okyanus, seni bir kere yakar; kendini söndürebilirsin. Ama sen onu bin kere kül edersin. Bir daha toparlanamaz."

Gülümsemesinin sesini kardeşine duyurdu. "İyi ya, istediğim tam olarak buydu."

"Ama buna pişman olursun!"

"Gürcan!" diye bağırdı telefona. "Sanki onunla hiç evlenmemişim gibi konuşma! Okyanus'un derinliklerini bilirim ben. Onun yüzünden boğuldum, sıra onda! Birimizin canı yanacaksa eğer, Okyanus'un canı acıyacak! Beni boşamanın bedelini ona faiziyle ödeteceğim!"

"Abi yapma gözünü seveyim. İntikam alacağım, Okyanus'u acıtayım derken sen mahvolacaksın. Dizilerden biliyorum. Birkaç -"

Sarı saçlarını sinirini verip, karıştırarak; "Dizi saçmalığını bırak, tamam mı?" dedi kardeşine. "Bu gerçek. Bana yardım edecek misin? Etmeyecek misin? Zaten yapman gereken şey, bana çiçek hazırlaman olacak."

Bu defa abisini bekletmeden "Tamam," dedi ve pes etmişti. Abisinin inadını biliyordu. Bir kere işe bulaştı mı, geri dönmezdi. 

"Bir not bırakacak mısın?" diye ekledi Gürcan.

"Sonunda abini dinliyorsun, kardeşim. Aferin. Pekala, not al."

Ufuk, ilk önce korktuğu fobisinin üzerinden bir edebiyat yapmak istedi. Okyanus'un en büyük korkusu, karanlıktı. Bir zamanlar, elektriklerin kesildiği zamanlarda Okyanus çığlık atmış; Ufuk'a sığınmıştı. Ufuk ise kızı kollarına alıp, kulağına minik sözler fısıldamıştı. O sözleri Ufuk'un ağzından duyan Okyanus, o kadar rahatlamıştı ki; çığlığını kesip bir kedi gibi sokulmuştu. Uyumuştu Okyanus, Ufuk'un notunda yazılacak olan sözlerin eşliğinde...

"Yokluğumda karanlık, kalbini kanatıyorsa; aydınlığın resmini çizmeme izin ver."

 

 

( Okyanusun 150. Tonu başlıklı yazı LunaSecret tarafından 4.09.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.