Sol yanımda dağ göçtü çığ düştü yüreğime. Ateşten bir efsane süzüldü
Kafdağı’ndan. Kurtulmak mümkün değil aşkın sağanağından…
Naz efkara ok atar gül misal
otağından
Kaf dağı mahreçli sır süzülür ince ince
Taşar aşkın ırmağı selsebil yatağından
Ateş kesilir nefes gül tenine değince
Bu aşkın hikayesi sürer nice bir zaman
Sükutun kollarında biçare aşk tutsağı
Yârin hüsnüyle meftun takvimlerde mukim an
Bağladı kolumuzu dem be dem aşkın ağı
Efkarımız çözülür Leyla saçıyla
suya
Bin bir gece masalı istiap etmez gülü
Hasret kalır gözümüz gece vakti uykuya
Bergüzar kalır daim bize Leyla kakülü
Özleriz gülüşünü o melikenin dem dem
Karışır çayımıza emsalsiz
rayihası
Onun hüsnünü arar sabah ve akşam didem
Bir merhabasıyladır kırık gönlün ihyası
Albeni gün ışığı efsane gülüşünde
Edasında kaç gülün nazı nakış her mevsim
Erişilmez hayali turnaların düşünde
Gül adına işli naz onda efsane isim
Bir gün ansızın gitti sol yanımda dağ çöktü
Hüzün rengi boyadı ufkumu bahar günü
Erguvan mevsiminde dallarım yaprak döktü
Ararım takvimlerde onun olduğu dünü
Zaman hep ona teşne hasret gönlümde deniz
Gülün ince efkarı dizelere dökülür
Delik deşik bağrımda kaldı gülüşünden iz
Her nefes alışımda sinemde gen sökülür.
Ankara,03.09.2015 İbrahim KİLİK