Her gece bir çocuk ağlar bağrımda
Her gece bir çığlık yankılanır
Bilmediğim bir şehirde doğmuş
Görmediğim bozkırlarda 
Duymadığım masallardaydı adı

Bir cami avlusu olmuş beşiği
Ya da park kanepesidir yatağı
İçimde acılar sızlar, dışımda ağrılar
Gecenin o kahredici siyahında
Yıldızlar utanır aczinden mehtap karalar bağlar

Yokluk mu yoksulluk mu yoksunluk mu?
Hangi talihsiz coğrafyada?
Hangi zalimin tutsaklığındadır kaderi
Kim silmiş yarınlarını doğduğu diyarlardan
Nasıl bir vicdansız ki ayırmış yavruyu
Yuvasından yurdundan…

Bombalar patlarken kaçtığı ülkede
Talan edilirken geçmişi geleceği
Minicik bir can o haberi yok dünyadan
Sığınmış ana bağrına çaresiz ve masum
Kaldırım taşına dağılmış saçları
Yapış yapış bir sefalet inliyor bebek teninde
Kaç lokma ekmek, kaç yudum sudur ki nafakası
Hiç bir talebi yok aslında
Yaşayamadığı çalınan hayatından

Bir çocuk ölüyor yüreğimde
Binlerce çocuğun mezarına gömmüşler
Kimi ana rahminde cenin, kimi soluyor kokusunu cennetin
Bir çocuk veriyor son nefesini vatansız topraklarda
Kaçamamış kurtulamamış
Kara giysili cellatların kara günahlarından…

Şükran Gülcenaz AYDOĞAN




( Savaş Çocukları başlıklı yazı Şükran Aydoğan tarafından 2.09.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.