… BİR KARAKALEM
YALNIZLIĞI BENİMKİSİ…
Kelebeğim,
Cam kenarında bir masadayım
Hava kararmaya başladı
Kaleme aldığım mısralardan birkaç dizeyi mırıldanmaya başladım
Kafamı camdan dışarı çevirirken,
Kahkahanın en sevimlisi atılıyordu karşı masada
Ve dışarıda yüzünü asan bir sonbahar esiyordu
Alaca karanlık yorgun bir hüzne sürüklüyordu beni
Eskite eskite düşüp giden senelerimin yorgunluğuydu duygularımdaki
Biliyorum !
Bir ömürlük yabancısıyım bu hayatın
Bazen zaman kavramına esir düşüşümü sevmiyorum
Bazen de kaybolup gidişimi…
Ama ner/e/de kaybolduğumu bile bilemiyorum
…
Canım sıkıldı,kalktım
Masaya rast gele biraz para bırakıp,
Attım kendimi sokağın kalabalığına
Siyah beyaz ay ışığı kırıntıları içinde yürüyorum
Ne çok kalabalık
Ne çok birbirine karışan ses ve gürültü
Suskunluğun hayranlık uyandıran
Sessiz yanını seviyor ve özlüyorum
Ayaklarım çekip çıkartıyor beni kalabalıktan bir ıssız sahile
Ah kelebeğim,
Beni gördüğünde gözlerinde Nisan,
Yüzünde turunç çiçekleri açardı
Ne kadar güzeldi tebessümlerin
Yokluğunda “sen kokan” kokuları arardım sokaklarda
Yüreğimde,aklımda hep sen olurdun,
Şimdi olduğu gibi…
…
Bakışlarım denizdeki yakamozların ışıltısıyla yanıp sönerken,
Gözlerimin ardına saklanmış hüzün alev alev yanıyor
Susan tebessümlerin sessizce süzülüyor içime
Bir karakalem yalnızlığı benimkisi yokluğunda
Ateşten bir çemberdeyim;
Kendi kendini yakan…
Ne çok ıskalıyorum aşkı
Ne çok üşüyorum bir başıma
…
Ben,
Ben bir seni çok sevdim
Bir seni özledim
Hep…hep…hep…
Bir seni…
…
Dedim ya:
Bir karakalem yalnızlığı benimkisi
…………………s.altunbaş…bafra…31 ağustos 2015…14:26