Berberde

Öyle gitmiş oturmuşum berber Kâzım'ın koltuğuna pelte gibi, yorgunum da zaten. Başlıyoruz memleketi kurtarmaya en kallavisinden. Ben tıraş olurken bitişik dükkân komşuları da geliyorlar içeriye, hadi biz iki kişi kurtaracak iken beş on kişi oluyoruz memleketi kurtaracak. Bu kadar kurtarıcı oldu mu memleket kurtulacağı varsa da batar zaten, çünkü her kafadan bir ses çıkar.

-Ya arkadaş emekli maaşlarına üç kuruş zam yapmışlar yine Ahmet.
-Daha ne istiyorsun Kâzım usta? Ya hiç yapmasalardı, üç kuruş beş kuruş, zam zamdır birader, değme keyfine gitsin sırtın yere gelmez artık...

Sırtına şöyle kuvvetlice vururum.

O arada büfeci yan komşu lafa girer.

-Ahmet ağabey haklı Kâzım usta, sen de zammı beğenmiyorsun, daha ne yapsın adamlar, ne güzel yönetiyorlar ülkeyi. Öbürleri kaşık ile verip de kepçe ile alıyorlardı, bunlar hiç olmazsa kaşık ile verip yine kaşıkla alıyorlar.

-Yaaa!!! Siz beni kandırıyorsunuz, kaşık ile verip kaşık ile aldın mı yine bir şey kalmaz elde dostlar. Kaşık ile verdi mi çay kaşığı ile alacak ki devlet, kâra geçelim değil mi?

Müzmin muhalif Berber Kâzım asabidir biraz, az sinirlenir. Sinirlendi mi de boynunun damarları çıkar hafif hafif.

-Ya ne diyorsun sen büfeci, benim şartelleri attırma, ne kaşığı ne kepçesi. Ben hem vallahi hem billahi askerde bu kadar sürünmedim arkadaş. Eve bir gidiyoruz, ertesi gün cepte beş kuruş para yok, sanki buhar oldu da gezegen değiştirdi paralar. Mal sahibi de vicdansız zırt pırt zam ister durur hınzır, ne edeceğimi şaşırdım ki sorma birader...

Kahveci İdris Ağabey girer o arada içeriye.

-Ne o ağalar, yine hükümete mi atıp tutuyorsunuz hele deyin bakalım. Bak benim hükümette adamlarım var ha ona göre, bir tüyo çaksam hepinizi attırırım içeri, konuştuklarınıza dikkat edesiniz karışmam sonra kapıma gelip de biz ettiydik sen etme ağam demeyin...

Berber Kâzım hafif yollu sinirlenir Kahveci İdris'e

-Ya İdris emmi yürü git bir de seninle uğraşmayalım. Senin adamların varsa, Ankara Emniyeti'nin yarısı benim dostum, sen ne diyorsun. El mi yaman bey mi yaman görürsün sonra ha!!!

İdris Emmi ortalığı kızıştırır ve bardakları alıp dışarı çıkar. Büfeci tekrar lafa girer.

-Tamam o zaman ağabey, bir daha ki seçime bunlara oy vermeyelim. Ben vermedim zaten, sen de vermemişsin, Ahmet ağabey hiç vermemiştir. İyi de ağabey bu adamlar yüzde elli oy aldı, demek ki her iki kişiden biri vermiş. Biz dört kişiyiz burada kimse vermemiş de bunlar daha nasıl iktidar oluyor anlamış değilim, hatta anlama özürlü de değilim, Arap bile olayım...

Bu arada Berber Kâzım'ın hem eli çalışmakta hem de çenesi işlemektedir.

-Geçen gün bizim kızdan iletişim tasarım dersi için dört yüz milyonluk fotoğraf makinesi istemişler, ne yapacağımı şaşırdım arkadaş, bunlar ya dayak yememiş ya da sayı saymasını bilmiyorlar. Ben nereden bulayım dört yüz milyonu da fotoğraf makinesine vereyim. Sabah hanıma zar zor yirmi beş lira bıraktıydım, suratıma '' Akşam eve gelsen de olur, gelmesen de olur gibi'' manalı manalı bir baktı, yerin dibine geçiyordum, ama ben de ona ''Sen paranın nasıl kazanıldığını biliyor musun sanki, ben o yirmi beş lira için yirmi beş takla atıyorum'' der gibi bir baktım içimden yüzüne karşı, anlamıştır herhalde...

Büfeci lafa girer.

-Ağabey takma kafana var da veriyorsun alıyorsun fotoğraf makinesini, ya olmasaydı ne yapacaktın şükret haline şükret...

Tekrar berber.

-Olduğu da ne oluyor, borç harç vallahi, gittim okula öğretmenine, hocam buna bir çözüm bulun zaten perişanlar liginde küme düşüyoruz, bundan sonra da tekrar birinci lige çıkmamız imkânsız dedim. Adam ne dese beğenirsin?

-Ne dedi?

-Kâzım bey çocuğunuzun geleceği mi önemli yoksa üç kuruş paranız mı? Onlara para pul hikâye, tok açın halinden anlamazmış, dört yüz milyon bizi hoplatıyor be ağam.

O arada tıraş da bitmiştir.

-Bilirim bilirim dört yüz milyon bugün bizim gibi dar gelirli bol giderli insanlara çok para çok para.

Elimi cebime sokarım bir onluk uzatırım.

-Hadi sağ ol Kâzım Usta, ellerine sağlık bir aya kalmaz yine gelirim, kal sağlıcakla rast gelsin...


21.01.2012
( Dar Gelirli Küçükesnaf Hikayeleri - 1 - başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 29.08.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.