Tarihin kanlı sayfalarında verilen savaşlara nazire edercesine döngü nasiplenmekte hem acıdan hem serzenişten hem ölümden.

 

Günü birlik ilişkiler yaşayan ve eş güdümlü hayatların paralelliğinde sürüp gitmekte kıyasıya hümanizmi kirletirken adına insanlık denen.

 

Bir yudum öfkeye mahkûm insan ve anlık ne çok yanılsama yansırken karanlığın izafi sürüngenliğinde.

 

Dost düşmana nispet mi yoksa tüm bu tutarsızlık…

 

Eşi benzeri görülmemiş bir hızla yükselmekte çılgınlık adı altında tüm nitelendirilen.

 

Sırra kadem basan dostlar nerelerde kim bilir…

 

Bir çift söze hasret iken galip gelen tüm akıllı cihazlarla süre gelen yaşamlar.

 

Yoksunluğun nezdinde ve paranın güdümünde yine mağlup hayatlar.

 

İki çift lafın belini kırmak ne de zor oldu artık. Kuru bir selamı bile gözünde büyütmekte insanlar. Hiçbir savunma mekanizması işe yaramaz inanın ki gelinen noktada. Sevginin yükümlülüğü yerine klavyeden dökülen kısaltmalar.

Dört duvara hapsolmuş genç nesil ki bundan mustarip bile değil aileler bilakis memnunlar başlarından attıkları için çocuklarını.

 

Yalan yanlış ne çok öğreti ki hiçbir manaya ve edebe tekabül etmeyen.

 

Görünmez yüzleriyle birbirini aldatırken insanlar çöküntüye uğramış bir ahlak yapısı ve deforme olmuş pek çok pasif uyarıcı ve uyaran.

 

Kitaptan zaten haz etmez bir toplumuz ezelden beri hele ki günümüzde pdf dosyaları rağbet görmekte kanıksamaktansa o efsunlu kokuya sahip kitap sayfalarını.

 

Güneş girmeyen eve doktor girmezken zamanında şimdilerde internet girmeyen evde sağlık yerlerde sürünmekte.

 

Nasıl bir minvalse artık…

 

Nasıl bir yozlaşmaysa adına gelişim süreci denen o izafi yörünge.

 

Ödevlerde kanıksanan teknikler. Kısacık bir kelimeyi girer girme arama tuşuyla önünüzde peyda olan o sayısız döküm.

 

Ne okumanın tadı kaldı ne de araştırmanın keyfi ve dozajı.

 

Elbette olumlu anlamda inanılmaz getirisi var bu dozajın yeter ki doz aşımı ile zehirlenilmesin.

 

Bilgi seviyesi ne ölçüde istikrar izlemekte ki yeteri kadar menfi done mevcut edinilen istatistikler doğrultusunda.

 

Gerek tıp açısından gerekse günlük işlerin kolaylaştırılması açısından yadsımak asla mümkün değil teknolojinin artılarını fakat pek çok açıdan soyutlanmış ve prototip insan modellerini göz ardı edemeyiz.

 

Dünyadaki küreselleşmeye ve sömürgeleşme hareketlerine yol açmasının yanı sıra teknoloji, yayılan sömürgecilikle beraber dünyanın her yerinde kapitalizmin de hızla yayılmasına sebebiyet vermekte. Sonuç olarak gitgide etkisini arttıran açlık, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve özellikle nükleer savaşlar insan ırkı için tehlike arz etmekte.

 

Çevre sorunlarından tutun artan nüfusla birlikte devreye giren altyapılar ise hiçbir şekilde yetememekte.

 

Ve oldukça yaygın bir sorun: Halktaki tüketim kültürünün gitgide artan bir ivmeye sahip olması…

 

Limitsiz harcamalar ve doyumsuz egolar…

 

Günümüz yaşantısında eskiye özlem duymanın yanı sıra gelecekte bu günlerimizi arayacak olmamız bile bir seçenek belki de.

 

Sıradanlaşan hayatlar ve teknoloji bağımlılığımızın tescillendiği göz ardı edilemeyecek ölçüde önemli bir unsur. Bu bağlamda sosyal ilişkiler de sekteye uğramakta ve sağlıksız nesiller yetişmekte.

 

Psiko-sosyal mahcubiyet belki de önümüzü karartan ve zedelenen aile yapıları, kemikleşen iletişim kopukluğu ve bozulan ruh sağlığı.

 

Gerekli olan ise dengeye oturtulması gereken ve uzlaşı gerektiren bireysel tutumlar ki bunda biz yetişkinlere önemli görevler düşmekte. Belki de şapkamızı önümüze koyması gereken ilk bizleriz çocuklarımızın zehirlenmesine mani olmak adına. Sıcak ilişkiler ve sevgi ve anlayış dolu atmosferler yeter ki sorunun ciddiyetinin bilincine varalım ve akılcı yöntemler geliştirelim: Kaliteli zaman geçirmeyi ilke edinen insanlar olarak.

 

Hayatın nimetlerini dengeye oturtmak ve kanıksamak öncelikle ortada bir soruna sahip olduğumuzun. Unutmayın problemin tespiti bile yarı yarıya çözümüyle doğru orantılı.

 

Getirisi ne ise verilen kayıplar kat ve kat fazla teknolojik bağımlılığın ve yüzeyleşen beşeri ilişkilerin.

 

Galip gelmekse aslolan tedbirleri önceden alıp ışıldağımızı tutmalıyız önümüze. Kendimizden önce gençleri uzaklaştırmak adına tüm olumsuzluklardan ve mağlup gelmemek adına yaşam savaşında ki akılcı ve yetileri sekteye uğramamış bireyler olarak çözüme odaklı ve tamamen analitik öngörüde.

 

( Doz Aşımı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 29.07.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.