Onun ile ilk tanıştığımızda sanırım yetmiş bir
ya da yetmiş iki yıllarıydı. Biz daha ilkokula giden tıfıl tıfıl bebeler idik.
Adının sonunda bir de 124 diye bir rakam vardı. Tabi başında ne olduğunu
düşünüyorsunuz başında ki isim de Murat yani kısaca Murat-124 den bahsediyorum.
Şimdilerde Hacı Murat da diyorlar ya o işte. Bunun hacılığı zaten şekil olarak,
fasulyeden yani. Gerçek hacıları tenzih ederim burada. O zamanların en lüks
arabası idi...
Eski zamanlarda şimdiki gibi çok fazla seçenek yoktu araba almak için. Bir de
OYAK Fabrikalarının ürettiği Renault marka arabalar vardı, halen de
yollarımızda en fazla bulunan marka ve modellerden birisidir her iki fabrikanın
ürettiği arabalar. Mercedes ve BMV gibi arabalara binenler zaten parmak ile
gösterilirdi o yıllarda...
Camgöbeği mavisi dedikleri bir renkte idi bizim meşhur Hacı Murat - 124'ümüz.
Ailemizin ilk arabalarından birisi. O zaman o kadar güzel görünürdü ki
gözümüze, yanına Mercedes koysalar birinden birini seçin deseler herhalde biz
Hacı Murat'ı seçerdik. İlk direksiyon talimlerimizi tarla tapanlar da onun
üstünde yaptık ben, kardeşim ve diğer amca, dayı çocukları... Babam rahmetli
bildiği bir şeyi öğretmeyi çok severdi. Şoförlüğü de çok iyi idi her zaman...
Ne otomatik camları vardı, ne de uzaktan kumanda ile açılan kapısı. Hava
yastığı zaten o yıllarda belki de icat bile edilmemişti. Uzaktan kumanda
görevini rahmetli babam ile annem yaparlardı önde otururlarken. ''Oğlum şu arka
camları kapatın cereyan yapıyor.'' ya da ''İçerisi çok sıcak oldu bir cam açı
verin hava girsin boğulacağız.'' diye seslenirler, biz de emir komuta zinciri
içinde hem seyahat eder hem de söylenenleri yapardık. Klima yerine de ya
annemin yelpazesi olur ya da kalın gazeteleri sallardık yaz seyahatlerinde.
Hava yastığı yoktu belki ama benim ile kardeşimin uzun yola giderken iki küçük
yastığı vardı ve bizler yol boyunca çok güzel uyurduk. Babam kullansın dursun
arabayı...
Bildiğim kadar belli bir zaman diliminden sonra bu arabalar Murat - 124 adı ile
üretilmedi, ismini ve şeklini biraz değiştirdiler, ama yine piyasalarda belli
bir süre alıcı buldu aynı fabrikanın imalatıyla.. Daha sonra öğrendik ki
aslında bu arabalar ortağı olunan İtalyan Fiat Fabrikasının ellili altmışlı
yıllarda İtalya'da piyasaya sürdüğü araba modelleri imiş. Orada piyasası,
arabaya talep daralınca o kalıpları bize göndermişler.
Zamanımızda hâlâ piyasada tek tük kaldıysa da birçoğu hurda indiriminden
yararlanıp da araba almak isteyenler tarafından trafikten men edildi. Çok
enderde olsa görüyorum bazen yollarda. Kimi zaman süslenmiş bir şekilde caf caf
lı havalı kornalara basa basa gidiyorlar. Antika sınıfına girmiştir halen
piyasada olanlar sanırım. Yaşça benden beş on yaş küçükler. Ben emekli olalı
beş altı sene oldu sanırım onlarda olurlar yakın zamanda. Zaten çok eski
arabalar haliyle trafik kazalarına da ister istemez davetiye çıkarmaya aday her
zaman için. Güzeldi o zaman için Hacı Muratlı yıllar. Hepinize en derin sevgi
ve saygılar...