Bazen

Alnımın çizgilerinde yolculuk yapıyor geçmişim,

Sıkılıyorum kendimden, yoruyor umudumu kıran yüksek duvarlar.

Bir kadeh kar beyazı düşse de gölgeme, sarı papatyalarda kusuyorum yalnızlığımı.

 

Bakmışsın bankta kazınmış adım; selamım yılışmış sabah nöbetçilerine.

 

Zor tekbaşınalık, sancılı birazda.

 

Sola yatıyor saçım, kirpiklerime uzanan yol ise fazla uzun.

Takati yok gibi güneşin, belkide bulutlar fazla özgürlükçü.

 

Bilmem hatırlarmısınız;

Falanca tarihin falanca saatinde bir çocuk yükelmişti kaldırımlardan göğe.

 

O gün kanatlarımı vurdular.

Menzil dışındaydım imkansızdı hele yere düşmem hiç.

 

Ölmedim ama yaşamayı da bilemedim sonra.

 

Kayıp sularda kayıp giden dalgaların kayalara sarılışı gibiydim,

Yosun kokmazdım sadece; yeşilinden evim bile vardı, izmaritler yağardı üzerime.

 

İklim bende senin bildiğinden fazlasıydı,

Delirmek deniyordu avuç terlerken palto giyene  ya da tersine yazılan şiirlere.

 

Sarı papatyalar !!!

 

Henüz son yaprağa sıra gelmedi.

 

Kalem sağıma, kelam soluma düşerse belki; ama delirmek olmazdı.

 

Ölürdüm en fazla / o da yabancım değildi.


Bülent KAYA

( Sarı Papatyalar başlıklı yazı YuReKiKLiMi tarafından 30.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.