Babama Japonya'yı Sevdiren Kadın-30

...

Şimdi hayret içinde kalan Genç Adamdı. ‘Kocası olmayan ve iki kız sahibi bir kadın…’ ‘Evlenmeden hamile kalmış ve yüzüstü terk edilmiş biri olabilir mi?’ diye merak içinde kıvranıyordu. Mektupların birinde babasından evlenmek için izin isteyen bir satırı hatırlıyor gibiydi.

 

Hitomi Hanımın açıklaması onun merakını gidermeye yetmişti. “Kızların doğumundan sonra ayrılmak zorunda kaldık…” diyen sözlerini işitince derin bir nefes aldı. Kendine geldikten sonra Genç Adam biraz mütereddit “Yani bir daha evlenmediniz mi?”

 

“Hayır. İtiraf etmem gerekirse, ikinci bir evlilik yapmaya bir daha cesaret edemedim…” 

 

“Bu hal, benim için daha da zor,” diyen Genç Adam’ın yüzüne bakarak şaşırma ve hayret etme sırası Hitomi Hanıma geçmişti.

 

“Nasıl yani?”

 

“Kocanız veya oğlunuz olsaydı, kalmam mümkün olurdu. Özür dilerim, evinde erkek olmayan bayanlarla bir arada kalmam mümkün değil…”

 

“Ama neden?”

 

“İnançlarım gereği…”

 

“Yavrum burası Türkiye değil… Burası Japonya… Burada hayat ve yaşam sizin oralardan çok farklı…”

 

Genç Adam “Bırakın Japonya’yı falan kutuplarda bile yaşıyor olsaydınız, İslamiyet açısından yine de hüküm farklı olmazdı.”

 

Hitomi Hanımın “Bu nasıl bir din ki?” sözlerinin devamını, Genç Adam tamamladı. “O öyle bir din ve o dini öyle bir kural ki nikâh düşen kadınla erkeğin bir arada baş başa kalmasını yasaklıyor. Günah ve harama açılabilecek kapıları, daha açmadan, açılmadan kapamış oluyor. Bu sizler için olduğu kadar benim için de doğru olan budur,” diyerek başını yere eğdi.

 

Hitomi Hanım ona döndü. “Bu gün benim şeref konuğumsunuz… Bir daha sizden gideyim sözünü işitmek istemiyorum… Hem şu an Türkiye’de değil, Japonya’da yaşıyorsunuz. Biz Japonlar kolay kolay yabancı birilerini eve bile almayız. İsterseniz buna bir gelenek deyin… İster bir kültür… Adı her ne zıkkım ise… Ama artık bu gelenek bile çoktan bozuldu ve yozlaştı ya! Bizler de batılı ülkelere benzemeye başladık. Hele yeni nesil ne kural tanıyor ne de kaide… Ama artık siz benim için yabancı biri değilsiniz. Siz de benim bir parçam sayılırsınız. Hem sizin kültürünüzde gelmeden gitmek var mıdır?” dedi.

 

Genç Adam inandığı değerleri Hitomi Hanıma anlatmaya çabalıyordu. “Babamı sevmiş, ona âşık olmuş olabilirsiniz ama ne fiziki ve ne de dini kurallar gereği sizin bir parçanız olmam mümkün değil… Velev ki, bebek yaşında bir oğlan veya kız çocuğunu kendinize evlat edinmiş olsanız, o çocuk büyüyüp ergenlik çağına gelmiş olsa; eğer o çocuk erkek ise evin hanımına ve öz kızına, kız ise evin beyine ve evin öz oğluna nikâh düşeceğinden dolayı haram olur.”

 

“Senin tabirinle velev ki sen bir erkek olarak bana veya kızıma şimdi haram mı sayılırsın?”

 

Genç Adam “Evet…” dedi.

 

Hitomi Hanım aniden ağzından çıkan sözleri geri döndürmek istedi ise de sözlerine mani olmadı. “Peki, nasıl helal olur?”

 

“Ancak nikâh ile yani evlilik anlaşması ile bir kadın erkeğe, erkek de evlendiği kadına helal olur. Erkeğin evlendiği kadın, iki aileyi sıhriyet yolu ile bir birine akraba yapar.”

 

Hitomi Hanımın aklı karışmıştı. “Peki, iş yapıyoruz. Kadın olarak birçok erkekle veya birçok erkek, işi gereği birçok bayanla bir araya geliyor. Bu nasıl olacak?”

 

“Elbette iş gereği görüşmeler olacak onunda kuralları, usul ve yöntemleri vardır.”   

 

“Bizim bilmediğimiz ve anlamakta zorluk çekeceğimiz çok farklı şeylerden bahsediyordunuz. Peki, bir doktorsunuz ve binlerce size yabancı olan kadının vücuduna bakıyor ve dokunuyorsunuz. Bunu nasıl izah edebileceksiniz?”

 

“Bizler birer doktor olarak binlerce hastanın vücuduna bakmak ve dokunmak zorunda kaldığımız oluyor. Bu doğrudur. Bakışımız ve dokunuşlarımız daha çok lokal olup, kişinin hasta olan bölgesi ile sınırlıdır. Hastalık zarureti sebebiyle sınırlıdır. Netice itibarıyla bir erkek doktor muayene etmek zorunda kaldığı kadının ihtiyaçtan fazla yerini açar veya normal muayene etmesi süresini bilerek aşar ise, o doktora da haramdır. Bu erkek hastaya bakacak olan bayan doktor için de geçerlidir. Zaruretler haramları mubah kılar.”

 

“Delikanlı ben anlattıklarınızın ekseriyetini anlamadım. Daha doğrusu anlamak da hiç işime gelmiyor… Sizin için günah ve haram dediğiniz veya öyle algıladığınız kavramlar bizim sözlüklerde yoktur… Olmayan bir şeyi niye dert edineyim ki?”

 

Genç Adam uzun bir süre daha derdini anlatmaya çalıştı ise de, Hitomi Hanım hiçbirini kabul etmedi. “Bre yavrum, madem birbirimize günah ve haram isek, ne diye onca yolu geldin? Bir günah ve haramın peşinde bu kadar gezilir mi?”

 

Genç Adam sustu kaldı.  Kadın doğru söylüyordu. “Neden bunca yolu tepip gelmiş, bir hayalin ve bir umudun peşinden sürüklemişti kendini? Kendi âleminde yaşayıp giden bir dul kadını ne yapacaktı? Aradı ve nihayet aradığını buldu. Şimdi ne olacaktı? Onun uyuyan hatıralarını ve maziye gömdüğü anılarının üzerindeki örtüyü açmakla, onun yarasını yeniden deşmiş ve kanatmış olmayacak mıydı?”

 

Genç Adam ne kadar ısrar etti ise de, Hitomi Hanım reddetti ve kendince bir çıkar orta yol bulmaya çalışıyordu. 

...


Devamı Var

...

Ant-150515

( Jap. Sevdiren Kadın-30 başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 29.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.