Dördü sevmezdim zaten, üç sessizi var diye…

İki gözle bekledim o yüzden elimin üstünde tutulmuş elini

 

 

Üç vaktin boynuna dolanıyordu

‘Z’ leri söyleyemeyen köstekler

Yoksul sofrasıydı yarınlar

Dünler helal

Sonralar pür telaş

Yoktu elde avuçta,

Tene dövme imkânsızlığı kıran taş

Sıvanacak balçıktan saklanırken,

Ayağını burkmuş güneş

Gölgemize üşüşüyordu,

Karanlıkta kalmış çocuk korkusu

Karabasandı,

Mendil arayan an…

Avuçlarımızdan günlük hüzünler yiyordu,

Hayalhanelerimizdeki düşlerin tortusu

 

 

 

Aynı denizin lodosunu kırıyordu,

Yerini yadırgayan mendirekler

Saraydan kaçan kızı bağışlarken

Bir operanın üçüncü perdesi

Küçük dillerini yutuyordu,

Vurgun yemiş gelin balıkları

Düetsiz uvertürlerde,

Kıvılcımlanıyordu etek zilleri

Kıyılamamış öteler vardı,

Hançer sırtlarında

Kıyılamamış berilerin,

Dokuzuncu canları

Suya düşüyordu,

Boynuna taş bağlanmış çığlıklar

Yarım yamalak ağlanıyordu,

Dokuz sekizlik denizanaları

 

 

 

 

Soğuk suydu eline, yüzüne bulaştırdığın benler… Senlerse buz

Yine de eriyordun içimde.

 
































































( Belkili Bir Mırıldanma başlıklı yazı DemirMUTLUGİL tarafından 23.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.