İnsan aşkı yaşarsa boğazına kadar yaşadığı hayatta aşka odaklı olur. Gözleri aşkla bakar yaratılana, sözleri aşk üzre sarf edilir herkese. Yüzü aşkın nuruyla dolar ve bakanı cennete misafir eder. Özü tıka basa aşk olur, tıknefes yaşar aşkı. Bir kere benim de başıma geldi. 'Dilimde tek hece aşk idi'
 
            İnsan aşık olunca sitemi  de 'Aşk olsun' olur. Her sözüne mutlaka 'Aşk imiş alemde her ne var ise' diye başlar. Var mı böyle biri? Piyasada kalmadı mı yoksa! Aşk kadını oluyor da aşk adamı niye ayıp oluyor ki! Aşka bulaşmayan kalp kayıptır.
 
            Her yanı aşk akan, her yanı aşk kokan biri vardı evvelde. Aşk ile başlardı her işe! Aşkın insanlar arasındaki yüzüydü. Güldü mü bahar şenliğiydi, ağladı mı kış ayazı oluyordu. Sevildi mi gül yaprağıydı, terk edildi mi gül artığıydı.  Aşık olduğunda çoğalıyordu bereketli bir toprakta filizlenen çiçek tarlası gibi.Tek kaldığında ayaz yemiş meyve çiçeğiydi yara bere içinde. Sevdi mi gül çiçeğiydi ayrıldı mı gül çürüğüydü.
 
            Her adımını aşkla atardı, her bakışı aşk gözüyleydi, her yakışı aşk ateşiyleydi. Bir bal dudaklıya ram olur olmaz aşk kanatlanırdı onun yüreğinde. Bir kelebek gibi nazlı nazlı aşka kanat çırpardı, bir bülbül gibi derin derin aşka şarkı yakardı, bir ateş böceği gibi içten içe aşka yanardı. Bir kaynak suyu gibi teşne teşne aşka kanardı. Curcunaydı âlem, sevince âşığa! Çocukçaydı adam sevince!
 
            Bir güzele meyletti bir gün. Güzel de ona meyletti. İki gönül bir olunca alem seyran olurdu bugünkü gibi samanlık olmazdı mekanları. Ol güzel, numunesi yeryüzünde olmayan bir güzeldi. Eşi emsali yoktu. Bakan, gözlerini alamazdı onun güzelliğinden. Sarhoşluğun bu şekli sadece ona bakanda ortaya çıkardı ve onu görüp sarhoş olan hiçbir kimse ayılmak istemezdi.
 
            O güzel bahçeye çıktı mı bahar gelirdi. Toprağa bastı mı cemre düşerdi. Suya girdi mi su berraklaşırdı. Akla geldi mi akıl okyanus olurdu. Kalbe düştü mü kalp aşka fanus olurdu. 'Ve  bütün güzellikler  tek o varken bana isabet eder.' derdi her daim. Hayatında olduğu için minnettardı ona âşık, rabbe müteşekkirdi. Kalabalıktı o varken, koca bir şehirdi. Bir yüce mabetti, aşkın mabedi... Kameti serviydi.
 
            Büyü bozuldu bir gün, hikaye tersine döndü, hava karardı, çiçekler boynunu büktü, sözler yavanlaştı, kalp yabana döndü. Sevgili alıp aşkını gitti ötelere. Bir habis ur sardı beynini çepeçevre. Tedbir için geç kalınmıştı, yaşamına birkaç nefes daha eklemek için vakit çok geçti.  "Keşke görmeseydim seni, sevmeseydim." diyordu âşık sevdiğinin ardında.  'Her nesnenin bir bitimi var' dediydi ya usta, işte bitiyordu göz göre göre. Bittikçe küçülüyordu, küçüldükçe tükeniyordu.
 
            'Ah sevgili, bütün güzellikler seninle yansırken bana, şimdi  sensiz bütün çirkinlikler mi yansıyacak? Hayat bir mumsa kim üfleyip söndürüyor bu can mumunu, kim ateşliyor fitilini, kim ihanet ediyor aşka, tavır takınıyor,  posta koyuyor.' diyordu mütemadiyen. 'Onsuz, adresim yok, mekânım. Ağrıyor sol yanım.' Işıklar bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyor şimdi adamın, yıldızlar, dağlar... Araba son sürat ilerliyor karanlığı delerek! 'Hayat bu!' diyor 'Elimizde bir sabun gibi kayıp düşüyor. Her şey hayal meyal gibi geliyor; dün çocuktum, büyüdüm bugün aşık oldum, acıları tanıdım sonra, hüzne bulaştım boylu boyunca, sevdim ama sevilmedim, ağladım ama  ağlanmadım. Bir sevgilim oldu başka da olamazdı. Bir çiçek sevdim başka da sevemedim. Hikayem bu! Herkes 'Hayatımı yazsam roman olur' derken ben de hayatımı yazdım hikaye oldu diyorum.  Güzel yârim, gel yârim. Gül yârim, özel yârim.'
 

            Ömrün trajedisi buydu. Kimse garanti mutlu değildi. Kimse ağlarken gülmüyordu, gülerken ağlamıyordu. Oysa ağlamak ve gülmek bıçak sırtı gibiydi insanın yüzünde, inceden inceye fark edilirdi. Ve her yüzde belirirdi. Bakmasını bilene, acı çekene, hüzne bulaşana...

                       

( Gül Çürüğü başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 15.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.