FETİH RUHU
İstanbul Fatihi II. Mehmet Peygamberimiz Hz. Muhammed’in, “Bizans’ı fethedecek komutan ne güzel komutan, o asker ne güzel askerdir” sözünü gerçekleştirmek ve onun övgüsüne layık olabilmek için daha çocuk yaşlardan itibaren hedefini gerçekleştirmek için plan ve projelerini yapmaya başlamıştır.

İstanbul’u fethetmeyi kafasına koyan II. Mehmet,  daha 19-20 yaşlarındayken toplumunun Fetih ruhuna sahip olup olmadığını yerinde görmek maksadıyla defalarca tebdili kıyafet yaparak halkın arasına karışır. 

Bir gün Halkın birlik, beraberlik ve dayanışmasını sınamak için bir bakkala girip, bir miktar un almak ister.

Bakkal yeni müşterisine karşı şöyle der; ”kardeşim ben sabah siftahımı yaptım, var git şu yanımdaki komşum daha siftah yapmadı, un’unu ondan al” diye karşılık verir.
Yine başka bir gün yolu üzerinde rastladığı peynirciye girer. Ondan da bir miktar peynir tartmasını ister. Yine benzer bir davranışla karşılaşır. 

Bu tür uygulamaları değişik toplum kesimlerinin yaşadığı yerlerde ve bölgelerde defalarca deneyerek aynı cevaplarla karşılaşır.

Halkın birbirine böylesine gönülden gelen dayanışmasını gören II. Mehmet, toplumunun bir fetih toplumu ve ruh yapısına sahip olduğunu iyi anlamış olacak ki, yanındakilere, “halkımızın durumunu görüyorsunuz. Bu halkla ben değil Bizans’ı, dünyayı fethederim ” der.

Zaten II. Mehmet(Fatih) daha çocukluk yıllarından itibaren İstanbul’u fethetmeye karar vermiş, bütün düşünce ve planlarını bunun üzerine kurmuştu.

Bunun yanında İstanbul’un fethinden önce Bizans halkının durumu ise hiç de iç açıcı değildir.
Bu sırada Bizans halkı baskı ve zulüm altında inim inim inlemektedir. Adeta Türkleri sabırsızlıkla beklemektedirler.

Yöneticilerinin baskı ve zulmünden gına getirmiş olan Bizans halkı; “Başımızda Kardinal külahı görmektense, Türk sarığı görmeyi tercih ederiz” demektedir.

Bu sözleri söyleten tabi ki Türk milletinin yüksek ruh yapısı ve evrensel hasletleridir.
Bizans’ın bu çürümüş idari ve toplum yapısının yanında Osmanlı Türk toplumu, adalet, dayanışma, sosyal ve psikolojik yapısı yönünden zamanının en ileri toplum yapısına ulaşmıştır.
Bunun yanında ekonomik, askeri ve teknolojik bakımdan da paralel gelişmeler söz konusudur.
İşte bu hasletler neticesindedir ki yüz yıllardır ayakta durmasını başarabilen Bizans(Doğu Roma), II. Mehmet ve orduları karşısında diz çökmek zorunda kalmıştır.

Hele o günkü şartlarda Osmanlının onlarca kadırgasının karadan yürütülerek denize indirilmesi, o zamana kadar ne görülmüş nede duyulmuş bir olaydır. 
Bu olayı duyan bütün dost ve düşman herkes şaşkına dönmüştür. Çok sayıdaki kadırganın Levent’ler tarafından kızaklar üzerinde kaydırarak, karadan yürütülüp İstanbul’un ortasındaki halice indirilmesi İstanbul’un fethine neredeyse nokta koyan bir olaydır. Bundan sonra artık Bizans dayanamamıştır.

II. Mehmet(Fatih) işte bütün bu inanılmaz gözüken teknik ve yöntemleri, İstanbul’un fethinde uygulamaya koyarak başarılmaz denileni başarmıştır.
 Fetihten sonra korku ve endişe içinde bulunan yerli halka ve ayaklarına kapanan Patriğe Fatih şöyle seslenir; ”Sayın Patrik ayağa kalkınız. Şu andan itibaren, ne hayatınız, ne de hürriyetiniz konusunda gazabımdan korkmayınız.”
 
Patriğin ve Bizans halkının hayalinden bile geçiremediği böyle bir davranışla karşı karşıya kalması bütün Bizans halkını şaşkına çevirmiştir.
 Böylece Fatih Sultan Mehmet 21 yaşında genç bir padişah olarak, 29 Mayıs 1453 tarihinde, yanında ünlü hocası Ak Şemsettin’in manevi ve ilmi desteği ile birlikte, İstanbul’u fethederek tarihin akışını değiştirmiştir. “Orta çağ”a son vererek “yeniçağ”ı başlatmıştır.  
 
Bu davranış Fetih ruhunun bir başka yansımasıdır.
Bugün bütün insanlığın aradığı insan hak ve hürriyetlerinin hangi seviyelerde olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. 
Yazımızı bu konuyla ilgili “Cihana yürüyüş” adlı şiirimizden bir dörtlükle bitirelim.
Dünya tek devlet İstanbul merkez
Söylemiştir Fatih duymuştur herkes
Sadıktır Oğuz nesli ata düsturuna
Ortaçağ’ı, Bizans’ı etmiştir derdest

( Fetih Ruhu başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 1.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.