Her Fetih bir Fatih’e muhtaçtır!..

Fethi olmayan, Fatih olamaz!..

 

Fetihleri ve Fatihleri ikiye ayırmak mümkündür:

 

1- Bir takım yerlerin zalimlerin tasallutundan kurtarılması ve özgürlüğüne kavuşturulması adına yapılan ve yapılması gereken fetihler!..

 

2- Bazı yüreklerin ve zihinlerin fethi!..

 

Bugün yeryüzünde işgal edilmiş ve fatihini bekleyen o kadar çok yer var ki!.. Kimi yerler dış güçlerin, kimi yerler de dahili hainlerin işgali altındadır!..

 

İslam coğrafyasında, belki birkaç ülke hariç tamamı güdümlü idareciler tarafından yönetilmektedir ki, bu ülkelerde özellikle yeni bir fatihin yetişip ortaya çıkmaması için oldukça katı önlemler alınmıştır!.. Yaklaşık 2 asırdır ki, vaziyet böyledir… İşte tam da bu yüzdendir ki, İslam Âleminde huzur ve istikrar yoktur!..


İnsan kendi halkına zulmeder mi?.. İnsan kendi halkına kendisini bir nevi tanrı diye dayatır mı?.. İnsan kendi halkını katleder mi?.. Bütün bunların hepsini birebir izliyor ve gözlemliyoruz maalesef!..

 

Yüreklerin ve zihinlerin fethine gelince; bilgi kirliliğinin zirve yaptığı günümüzde aşılanıp temize çıkarılması gereken zevatın sayısı hesaba sığmayacak nispettedir!..

 

İnananların, bilhassa yeniden iman edip toparlanması elzemdir!.. Korkunç bir zihin bulanıklığı yaşanmaktadır zira!.. Amellere yansımayan cılız inançlar sahiplerini kurtarabilir mi ki?..

 

Teorik ve sloganik bir Müslümanlık sürüp gitmektedir!.. Salih amele dönüşmeyen imanların ne fertleri, ne aileleri ve ne de toplumu düzeltmesi ve ıslah etmesi beklenemez!..

 

Her cemaatin, derneğin ve vakfın başındaki kişilerin, mensuplarına doğru ve hak diye empoze ettiği şeylerin neticesinde toplumda bir insicam görünmediği gibi, aksine bir çatışma ve yarışma söz konusudur!..

 

Bunca tedirgin olan ve ikilemde bulunan şahısların karmakarışık fikir dünyasını hangi fatih ne şekilde, ne zaman fethedip ıslah edecektir?.. Yeni bir fetih olacaksa; öncelikle ve özellikle bu noktada başlaması ehemdir. Ya değilse mekânların fethi, çok da imkân dahilinde görünmüyor!.. Olsa olsa yine bir işgal görünümünde olabilir ancak!

 

29 defa kuşatılıp da fethedilemeyen İstanbul nihayet 21 yaşındaki bir delikanlı olan II. Mehmet tarafından 29 Mayıs 1453 tarihinde fethediliyordu!.. Velakin o Fatih kolay yetişmemişti; ebeveyni bir yandan, manevi dereceleri pek yüksek olan hocalarından aldığı özel dersler diğer yandan onu Fatih olarak hazırlamıştı!..

 

Sanal âlemin pençesine düşmüş olan gençlerimiz arasından bir fatihin çıkmasını beklemek beyhudedir!..

 

Eğitim öğretim, ciddi bir cerh ve ta’dille  belki yeni bir fatihe zemin hazırlayabilir!.. Teknolojik ve fikri kirliliğin karabasan gibi üzerimize çöreklendiği böyle bir zaman ve zeminde fethi gerçekleştirebilecek bir fatihin zuhuru imkânsızdır!..

 

Bir an önce her türlü işgalden kurtulmak temennisiyle!..


MFK

 

( Fatih Ve Fetih başlıklı yazı MFK tarafından 29.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.