Eski zamanlardan diş izleri

Tel tel dağılıyor bedenim

Tüm kelimeler başak misali

Rüzgarlara eğilmeyen

Yüreğime direk  bir elif arıyorum..


Kapı kolları gibi suretler

Kimi küfür yüklü bin yıllık

Kimine uzanıyor masum bir el

Dökülüyor güneşte kurumuş çamur gibi deriler


Çırpınışlara dalga dendi

Çektikçe ay deryaları göğsüne göğsüne

Gece ile gündüz bir birinde eridi

 Bitti bin kulaçta,avuçta ki çizgi


Harcı bitmiş rüyalara

Taş taşıyor karıncalar

Üst üste koyuyor

Öyle hünerli bir usta ki zaman

Gediklerinde örümceklere,yılanlara yuvalar

 

Ter kokusuna gelen kuşlar

Söyleyin

Toprak nasıl kokar koşmaktan yorulunca

Sessiz geçin üstümden

 Yorgun bir mevsimdir

Uyuya kalan bu sefer omzumda

 

Dillenir doruklarda kar

Nar öyle alevlenir ki

Buz tutar nefesimde hıçkırıklar

Ayak izlerime dolar dolar boşalır

Keser önünü ak köpüklerin ufacık ufacık dağlar


Yüzüne tutma beni

Kanıyor işte,kestiğin tüm damarlar

Aşk diye bir kuytu yok

Tüm kuytularda  beşik gibi

 Salıncaklarda sallananlar


Arz ı yad edelim bir an

Elbet yüreklerin pasıdır kin

Elbette dev sütunlar arasındadır

Aşkı sakladığı in

Gösterişini kıskanarak  

Ey ahmak

Sen mi parçaladın böyle aşkı

Put sanarak


Ümit Seyhan


 

( Kapı Kolları Gibi Suretler başlıklı yazı Ümit Seyhan tarafından 28.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.