Ne çok aldatı gizli
O söylemlerde
Onca sanrı kuşatmış
kırık kanatlarımı.
Mihenk taşı sevi oysa
şu ahir ömrün.
Hırçın yazgımın tek
dili
Yalnız bırakmayan hüzün
Zimmetliyken günbegün.
Sayısız karede saklı
Sayısız yüz
Donuk bakışlardan sızan
timsah gözyaşları
Kimi sürgün aşka
Kimi sadece silik bir
gölge
Varla yok arası.
Sırasızdı önceleri
işgal eden
Tüm o öngörüler;
Ne bir ritüel
Ne de farklılığın yalın
dili.
Düşlemsel bir kurgu
zaman zaman
Belli belirsiz bir
hezeyan.
Tekil bir eklenti adeta
İsimsiz tek bir imge
içinde saklı.
Sayısız söylence
Ve o görkemli sıfatlar
önünde ismin.
Yakışıksız pek çok
söylem
Ardından gizil
kimliğin.
İşaret parmağım dönük
gökyüzüne
Farkındalığım emsalsiz
Devinir durur
sessizliğim,
Hele ki o boşluk
esirgeyici düşlerimin
En kanatan yanı.
Islığını duyduğum
çığırtkan kuşların
Mizacındaki sıradan
Ve yeni yetme
tutarsızlık kadar
Hayalleri engin kılan.
Bağışlayıcı iken
gözünde Yaradan’ın
Eririm mum gibi
Ilınmış rüyalarım gibi
sessizce
Akıp giderken göz
yaşları
Hele ki çekip gittikten
sonra ismin usumdan
Usul usul indiğim son
basamak.