ON
İKİ ÇİFT SIFIR GÖKHAN (1)
Kahvesi elinde, mutfaktan çıktı. Oturma
odasındaki koltuğa oturdu.Sehpanın üzerindeki gazeteyi
aldı,okumaya başladı.Siyaset çok ilgisi çekmezdi,bu tür haberleri göz ucuyla
taradı.Gazetenin diğer haberlere göre daha küçük puntolarla yazılmış bir kaza haberi dikkatini çekti’.Adıyaman’da Trafik kazası:4 Ölü,4 Yaralı .’Trafik
canavarı yine sahnede, diye geçirdi içinden.Haberin ayrıntılarını
okudu:Adıyaman’ın Taşgedik köyüne gitmekte
olan 02 BRT 415 plakalı minibüs
,şoför direksiyon hakimiyetini kaybedince,karşı taraftan gelmekte olan 02 ALB 111 plakalı kamyonetle çarpıştı.Kazada Emin Yavuzyiğit,Alime Yavuzyiğit,Turan
Akın,Gökhan Coşkun hayatın kaybetti.Kazada yaralanan Safinaz Yıldız, Selda Bulut,Ahmet Kançar, Musa
Can Adıyaman Devlet Hastanesi’ne
kaldırıldı.Gökhan Coşkun ismi tanıdık geldi bu haberde ona. Alttaki küçük resmi görünce bir an dondu kaldı.Gazete elinden düştü,
oturduğu koltuğa gömüldü.Evet,bu fotoğraf üniversiteden arkadaşı Gökhan
Coşkun’un fotoğrafıydı.İnanamadı,inanmak istemedi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği’ni kazanmıştı. Üniversitenin ilk
yılı geldi gözünün önüne. Okulun ilk günü Edebiyat Bilgileri ve Teorileri
dersine geç kalmış, tedirgin sınıfın kapısını çalmıştı. Biraz mahcup ders
hocasından özür dilemiş,içeriye girmek için izin istemişti.Bu sırada arkadan
kara kuru zayıf bir çocuk ,yanına oturması için ona işaret etmişti.İşte,
böyle başlamıştı Gökhan ile dostlukları.İlk görüşte ısınıvermişti bu çakmak
çakmak bakan kara gözlere.
Üniversite; yurdun birçok yerinden gelen
öğrencilerle renklenen, onlarla nefes alıp veren eğitim abidesi... Gökhan
Adıyamanlıydı.Barış İzmirli.Kader onları Trabzon’da birleştirmişti.Farklı
kültürlerden gelmelerine rağmen anlaşmaları zor olmadı.Kısa sürede bir
birlerini tanıdılar,can ciğer kardeş oldular.
DEVAMI VAR