Babama Japonya'yı Sevdiren Kadın-8

...

“Efendim, telefona yüklediğim bir program, beni bir günde beş defa evrenin yaratıcısına ibadet etmeye çağırıyor. Ben de bu çağrıya cevap veriyorum,” dedi. Daha sonra kısaca telefonda okunan ezandaki çağrının anlamını anlattı.

 

Devamında “Yaptığım şey üzerimde bir pisliğin olmaması, var ise su ile temizlenmesini gerekiyor. Bu arada en çok temas halinde olan organlarımız olan ağız, burun, el, yüz ve ayakların belirli bir şekil ve sıra ile yıkanmasını gerektiriyor.”

 

“Bu dış maddi temizliği yaptıktan sonra, bir de insanın iç âlemi olan ruh temizliği yapması gerekiyor. O da, yaratıcının huzuruna durarak gelen kitapta yazdığı şekliyle bazı bölümler okuyarak, evrenlerin yaratıcısını tesbih ve hamd etmem gerekiyor.”

 

“Ben de bunu yaparak kalbimin ve ruhumun ihtiyacı olan şeyleri vermeye çalışıyorum. Bu ise beni huzurlu, inançlı ve kendine güvenen, hatta korkusuz ve cesur yapıyor.”

 

Dr. Safa “Sizlerden çok özür diliyorum. Sizleri yordum. Beni dinlemek zorunda kaldınız. Hakkınızı helal ediniz,” dedi.

 

Bay Hakura ve Bayan Hayâ-San “Bizim için de çok ilginç ve çok yaralı bir sohbet oldu. Bu güne kadar sizin gibi bilgili biriyle karşılaşmadık,” dediler.

 

Hayâ-San “İster iseniz, ibadetinizi şu tatami üzerinde yapınız. Temizdir. İzniniz olursa, sizi ibadet yaparken izlemek isteriz,” dedi.

 

Dr. Safa “Pekâlâ” diyerek, tatami üzerinde, akşam namazını eda etti. Bay Hakura ve ailesi dikkatle onu izlediler.

 

O arada sipariş edilen akşam yemeği gelmişti. Bayan Hayâ-San onları alarak mutfağa götürdü ve balkona servisini yaptı. Yer sofrasında, minderler üzerinde birlikte şakalaşarak akşam yemeğini yediler. O gün beklenen faks veya mail gelmedi. Ai, hala yorgun ve bitkin görünüyordu.

 

Bay Hakura, “Kızım erken yat ve dinlen. Hastane sonrası yattın ama uyuyamadın anlaşılan. Aslında iyi olsaydın bu akşam Shisui Ay Tepesi Parkına giderdik ve hep birlikte dolunayı seyrederdik. Yarın seni dinlemiş olarak görmek istiyorum. Yarın Doktor Beye ‘Ayabe Rose Garden’i gezdirelim. Doktor Beyin aslında günleri denk gelebilseydi Satoyama Sonbahar Festival’imizi de izletirdik…” dedi.

 

Saat ilerlemeye başlamıştı. Ai kendi odasına giderken “Baba o çok iyi bir insan… Devamlı görüşebilsek ne kadar iyi olurdu,” diyerek dinlenmeye çekildi.

 

Bay Hakura “Böyle bilgili bir insanı tanımaktan ben de çok memnun oldum,” dedi. Kızının yanaklarına öpücük kondururken… Dr. Safa “Artık ben de kalkayım, size yeteri kadar zahmet verdim, dedi.

 

Başkan Hakura “Doktor Bey bu kesinlikle olmaz. İyiliksever bir dosta her zaman yatacak bir yerimiz bulunur. Öyle değil mi Hayâ-San?” diyerek eşinden destek istemişti sanki…

 

Hayâ-San “Hem Ai’ye söz verdiniz. Siz onu yüzüstü bırakacak biri değilsiniz. Haliniz de sözleriniz kadar emin ve güvenilir biri olduğunuzu söylüyor. Emin insanlar vefalı insanlardır değil mi?” diye ilave etti.

 

Dr. Safa “Niyetim size rahatsızlık vermek değildi. Ayabe’de birkaç tane otel olacak bildiğim kadarıyla… Otelin birinde kalırdım. Yarın tekrar gelirdim,” dedi.

 

Bay Hakura ve eşini de kırmak istemedi. Onların arzusu doğrultusunda geceyi geçirmek üzere onların konuğu oldu. Hayâ-San  “Yabancı da olsa, iyiliksever biri için mutlaka bir yerimiz vardır. Batı tarzı odalarımız yok, tamamen Japon usulü… Umut ederim rahat edersiniz.”

 

Dr. Safa “Ben de sizler gibi yer yataklarında büyüdüm. Hatta yer yatağında daha da rahat edebilirim.”

 

Yerler hazırlandı ve “iyi geceler” dilekleriyle herkes odasına çekildi. Şimdi uzun bir günün yorgunluğunu üzerlerinden atma zamanıydı. Dr. Safa daha rahat uyuyabilmek için kafasında tüm soru ve düşüncelere format atmayı tercih ederek, kendini yer yatağında uykunun kolları arasına bıraktı.

 

Telefonun ilk zil ile uyanmıştı. Zil çalmasın diye telefonun sesini kapattı. Etrafı dinledi. Gecenin sessizliği ve karanlığı hükmünü sürdürüyordu. Kalkarak abdestini aldı. Seccadesini açtı, vazifesini yapıp tesbihini çekti. Ardından sabah namazını kıldı.

 

Tekrar yatağına uzandı. Uyku ile uyanıklık arasında gidip geldi. Vücudunun biyolojik saati kalkmasını söylüyordu. Kalktı ve yatağını düzgünce toplayarak üst üste yığdı. Çantasında yanında taşıdığı kitabı alarak, balkona geçti ve kitabı okumaya başladı.

 

Diğer yanda Hayâ-San da kalkmış, mutfakta kahvaltı hazırlıkları yapacaktı. Gözleri Doktorun kaldığı odanın kapısının tamamen açık olduğunu görünce gayri ihtiyari odaya bakmaya yöneldi. Yatakların toplanmış ve düzgün bir şekilde üst üste yığıldığını gördü.

 

Doktorun çantası da yanı başındaydı. Merak etti. “Doktor bu kadar erken saatte kalkıp nereye gitmiş olabilirdi ki?” düşünürken, perde gerisinden baktığında onu balkanda kitap okuduğunu gördü. Balkona çıkarak “Günaydın Doktor Bey, Rahat uyabildiniz mi?” diye sorduğunda Doktor “Teşekkür ederim. Gayet rahat uyudum.”

 

Hayâ-San  “Gördüğüm kadarıyla çok dakiksiniz. İbadetlerinizden de hiç taviz vermiyorsunuz,” dedi. Doktor “Bana sıhhat ve afiyet veren, beni asla unutmayan, yüz üstü bırakmayan evrenin sahibine, hamd ve şükür etmeyeyim mi?”

 

Hayâ-San  “Bunu İslam olanların hepsi yapar mı?”

 

Doktor “Yapan var, yapmayan var. Bunu sadece İslam olanlar değil, tüm insanlık yapmalı bence… Nasıl ki, aldığımız her hizmetin bir bedeli var ise, sıhhatin, aklın ve organlarımızın düzenli işleyişinin de bir bedeli olmalı değil mi?”

 

Hayâ-San  “ Elbette olmalı,” dedi.

 

Dr. Safa “Bizim inançlarımızda, dini sorumluluk sahibi olabilmesi için akıl-baliğ yani ergenliğe ermiş olması ve aklının yerinde olması yani deli olmaması gerekir.”

 

Hayâ-San  “Yaşınıza göre çok şey biliyorsunuz ve çok çalışkansınız. İnançlarınıza sıkı sıkıya bağlısınız. Bu bende size karşı bir hayranlık uyandırıyor. Size imreniyorum…”

 

Doktor “Dün sizi fazlasıyla kocanızdan dertli olduğunuzu gördüm. Bir ara mevzu olarak açacaktım. Nasıl oldu ise konuşmaların arasında unutuluverdi. Bir türlü mevzu etmeye fırsatım olmadı. Sizi üzen şey neydi?”

 

Hayâ-San “Japon kadınlarının dertsiz olanı yoktur ki! Ben kısaca şöyle özetleyeyim. Yoksa günlerce konuşsak dert bitmez. Tüm dünya kadınları kocalarından ne ister, ne bekler? Sizde aklınıza yazın. Olur ya günü gelir size de lazım olur. Bir kadın kocasından ne bekler?”


Devamı Var

...

Ant-150515

( Jap. Sevdiren Kadın-8 başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 24.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.