[if gte mso 9]>

Canı sıkıldı, yılların verdiği yorgunlukla derin bir nefes çekti, üstüne üstlük birde yalnızdı. Eşini 1 yıl önce kaybetmiş ve ikinci bir evliliği de düşünmemişti. Hemen eve gitmeyi istemiyordu. Evin içerisi ağustos sıcağında bile buz gibiydi. Evinin yolunun üzerindeki bir çay bahçesinde oturup soluklanmak için adımlarını biraz daha hızlandırıp yürüdü. Çay bahçesinin denize bakan tarafında söğüt ağacının altında bulunan masaya oturdu ve bir çay söyledi.  Başını iki eli arasına alıp düşündü. Bir şey yapmalı ve yalnızlığına bir son vermeliydi. Kalabalıklara alışkındı, insan seslerine, itibar göreceği ve emirler yağdırabileceği birilerine alışkındı. Ömrü çalışmakla geçti, herhangi bir maddiyat sıkıntısı da yoktu. Ama sırf yalnız kalmamak için çalışıyordu, sonunda olan oldu ve emekliğine sevk edildi.

Kalbi daha fazla üzüntüye dayanamadı…..

Amca! Amca! Amca!

- Amca aç gözlerini, sedyeyi getirin, sedyeyi getirin nabız, düşük bilinç kapalı, hemşire hanım kravatını gevşetin.

Şimdi kulağına tırmalarcasına bir ses koca bir boşluk içerisinde yalnızlığına son vereceği yere doğru ilerliyordu.

Gözlerini açtığında birilerinin sağa sola koşturduğunu gördü. Kolunda serum iğnesi, tepesinde kocaman bir serum, yüzünde iri burun deliklerini kapayan bir maske vardı. Olanları seyretmeye başladı, ne olduğundan henüz haberdar değildi.

Beyaz önlüklü orta boylarda bir hemşirenin ona doğru yöneldiğini gördü.

-Amcacım merhaba nasılsın? Dedi hemşire.

Kaşlarını çatarak, - Beni buraya neden getirdiniz?  Diye çıkıştı hemşireye.

Hemşire hanım durumunu anlatmaya çalışsa da, onun dinlemeye hiç niyeti yoktu.  Çünkü o kısa bir süre önce hatırı sayılır, itibarlı saygın biriydi. Şimdi ise bir kolunda serum, yüzünü kaplayan bir oksijen maskesi ile bir sedye üzerinde yatıyordu. Hemşire hanım bir müddet yanından uzaklaşıp sakinleşmesi için yanından ayrıldı.

Yattığı sedyede biraz doğrulmaya çalıştı fakat bunu tek başına yapacak gücü olmadığını anlayıp kendini geriye bıraktı. Yan tarafta yatmakta olan bir hastanın yakını yardımcı oldu ve sedyeyi dik oturuş pozisyonuna getirdi. Biraz daha iyiydi şimdi. Bulunduğu mekanda olan biten her şeyi net bir şekilde görebiliyordu. Gözleri bir süre önce yanına gelen hemşireyi aradı. Sol çaprazında bulunan bir masada bilgisayar başında evraklarla uğraşır bir şekilde olduğunu gördü. Yanında bulunan hasta yakınından belli belirsiz kaş göz hareketleriyle hemşireyi çağırmasını ister bir işaret yaptı.

Hemşire hanım elindeki evrakları toparladıktan sonra amcanın yattığı sedyenin başına geldi ve tebessüm ederek ve birazda çekingen bir yüz ifadesiyle - Amcacım merhaba, nasılsın? dedi. 

Amca kafasını aşağı yukarı sallayarak iyi olduğunu gösterir şekilde hareketlerde bulundu.  Hemşire az önce hiç bir şey yaşanmamış gibi davranarak, hastaneye nasıl ve ne şekilde geldiğini ve sağlık durumunun ne olduğunu anlattı.

Amca daha fazla dayanamayıp, konuşmaya başladı. Eşini 1 yıl önce kaybettiğini, kendisinin yalnız bir insan olduğunu, bir süre önce emekliye ayrıldığını bu yüzden de kendisini çok kötü hissettiğini anlattı.

Hemşire hanım yüzünde tebessüm, büyük bir olgunluk ve anlayış içerisinde - Amcacım “ Hepimiz insanız, yaşam bize sunulan bir armağandır, doğduğumuz andan, öleceğimiz ana kadar hayatımıza birileri gelir, birileri gider. Önemli olan yaşama ümidimizi yitirmemektir” dedi.

( Yalnızlık Sendromu başlıklı yazı MTF Metin tarafından 22.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.