Babama Japonya'yı Sevdiren Kadın-4
…
Genç Adam Belediye
Başkanının sekreterine Başkanın yerinde olup olmadığını sordu. Sekreter
“Yerinde efendim ama çıkmak üzere olan misafirleri var. Daha önce görüşme
talebiniz var mıydı?” diye sordu. Sekreter diğer yandan kendinden emin,
tavırlarında güven dolu bu yabancı adamı süzmeye başladı.
Genç Adam “Hayır,
kasabanız ilk defa geliyorum,” dedi. Sekreter
“Randevusuz görüşmeniz imkânsız…”
Genç Adam “İmkânsız diye bir şey yoktur.”
Sekreter davranışlarında
ısrarcı ve kendinden emin görünen Genç Adama baktı. Hiç de pes edecek,
gidiverecek birine hiç benzemiyordu.
Genç Adam “Sekreter
Hanım! Ben bir doktorum. Randevu almadan kapımıza gelen binlerce acil hastaya
bakıyoruz. Bir başkan her ne kadar randevusuzda olsa, bazı sıra dışı olaylar
için ayıracak vakti mutlaka bulunur.”
Sekreter: “Hangi hususta
görüşecektiniz?” diye sorunca… Genç adam “Ben Doktor Safa Tokyo Üniversitesinden…”
Sekreterin aklına ilk yerleşen iki kelime oldu. “Doktor ve Tokyo Üniversitesi…”
Sekreter kısa bir süre genç adama baktı. Doktorun başkanla önemli bir konu
görüşebileceği aklından geçti. Önemli ve acil bir görevle de gelmiş olabilirdi.
Hiçbir zaman haksız ve suçlu bir konumda kalmak istemezdi. Başkanı arayarak ne
yapıp ne yapmayacağına karar vermesi için topu başkana atması daha iyi olacağı
yönde düşünceleri ağır basmaya başlamıştı.
Genç adam yabancı
biriydi. Aklı doktor ve Tokyo Üniversitesi üzerinde gidip geldi. Gelen kişiyi
kafasının içinde anlamlandırmaya çalıştı. Sekreter yabancı adama dönerek “
oturmaz mısınız?” dedi.
Sekreter telefonla
Başkan Hakura’ya
kendisini ziyaret etmek isteyen bir yabancı konuğun olduğunu bildirdi. Dr. Safa
koltuklardan birine oturup beklemeye başladı. “Sekretere dönerek “Sakin ve
huzurlu bir kasabanız var” dedi.
Sekreter ‘evet’ anlamında
başını salladı. Sekreter genç adamın milletlini çözmeye çalıştıysa da hangi
ülkeden olduğuna dair bir türlü karar veremedi Kesin Japon değildi ama hangi
milletendi? Dayanamadı sordu.
“Hangi millettensiniz?”
Dr. Safa sadece “Türk’üm,” dedi. Sekreter doğma büyüme Ayabe’liydi. Hiç yurt
dışına çıkmışlığı da olmamıştı.
Sekreter “Buraya çok
uzak olmalı” dedi. Genç Adam “Evet öyle,” dedi. “Hiç yurtdışına çıktınız mı?” diye sorunca,
sekreter;
“Hayır çıkmadım. Aslını
isterseniz Kyoto, Osaka, Fukui’ye gidip gördüm ama daha Tokyo’yu bile görebilmiş
değilim,” dedi.
Genç Adam “İsminiz
neydi?” diye sorunca sekreter “İzumi,” dedi. Genç Adam “İsminizin anlamını da bilir misiniz?” diye
sorunca; sekreter “Çeşme, su kaynağı” anlamına gelir,” dedi.
Genç Adam “Gezmeyi sever
misiniz?” diye sorunca Genç Kız “Gezmeyi kim sevmez ki?” dedi. Genç Adam “İzumi
Hanım yaşınız daha çok genç, elbette önünüze birçok fırsat çıkacaktır,” dedi.
İzumi “Hayat her zaman
cömert davranmayabiliyor” dedi. Genç Adam kartını uzattı “Bir gün yolunuz
düşebilir,” dedi. İzumi kartı aldı inceledi ve önüne bıraktı. “Ama merakımı
mazur görün. Bu küçük kasabada sizin gibi birinin ne işi olabilir ki?”
Genç Adam “Uzun hikâye…”
dedi ve devam etti. “Otuz yıl önce ailesi ve kendisi buralarda yaşamış birini, Hitomi Kinugawa adında bir kadını arıyorum…”
İzumi’nin merakla “Bu
bir Japon kadın ismi!” deyiverince, Genç adam “Evet,” dedi. İzumi “Peki, bir adresi falan yok mu?”
sorusuna genç adam “Yok” dedi.
Genç adam tabletindeki
kadının resmini ve mektuptaki elle çizilmiş Japonya haritasını gösterdi. “I
live here/burada yaşıyorum” denilen noktanın tespitinin gerçekten zor olduğunu genç
kız da gördü. Zaman geçiyor, başkanın yanındakiler bir türlü çıkmıyordu.
İzumi “Ya çok özür
dilerim. Bir şey içer misiniz?” dedi. Dr. Safa “Bir Ocha/çaya yok demem.” Genç
Adam çayını içmişti ki, başkanın kapısı açıldı ve başkan misafirlerini
uğurladı. Sekreterin önünde genç bir adamdan başka oturan birileri yoktu. Genç
adama gözleri takıldı.
“Özür dilerim sizi
beklettim. Hoş geldiniz, buyurun…” diyerek kendisini görmek isteyen yabancı
adamı içeriye aldı. Başkan Hakura makam koltuğu yerine, Genç Adam da karşındaki
koltuğa oturmayı tercih etti.
Genç Adam “Adım Dr.
Safa, Tokyo Üniversitesinde yüksek lisans yapıyorum. Bu yörenize ilk defa
geliyorum. Geçmişi uzun bir hikâye ama aradığım şey hakkında sizi biraz
bilgilendirmek istiyorum,” dedi.
Dr. Safa Ayabe’ye geliş
nedenini kısaca özetleyerek bilgi verdi. Başkan dikkatle Dr. Safa’yı dinlemiş,
biraz da meraklanmıştı. Dr. Safa tabletindeki kadının yıllar öncesine ait
resmini ve gönderdiği el yazısı mektuplarını gösterdi.
“Bana bu aileyi bulmamda
yardım eder misiniz?” Başkan Hakura telefonu kaldırdı dâhili numaradan nüfus
idaresini aradı. Japonya’da vatandaşlık işleri belediyelerde bir alt birim
olarak hizmet veriyordu. Japonya genelinde “Hitomi Kinugawa” isminin
sorgulanmasını ve bir dökümünün alınarak kendisine yollanmasını istedi.
Aradan çok geçmeden
telefon çaldı. Dr. Safa ‘nüfus idaresindendir’ diye dikkat kesildi. Başkanın
nerdeyse rengi birden bire değişivermişti. Telefonda Başkan Hakura’nın eşi
arıyordu. Kızının aniden rahatsızlandığını söylüyordu.
Başkan Hakura “Çok özür
dilerim. Kızım rahatsızlanmış acilen çıkmam lazım,” dedi. Sonra Dr. Safa’ya
dönerek “Neden sen de bana iştirak etmiyorsun? Belki bir yardımınız dokunur…”
diye sorunca “Neden olmasın, pekâlâ geliyorum," dedi ve başkanın peşine
takıldı.
Başkan Hakura, sekretere
“Kızım, çok acil çıkmamız gerekiyor,” diyerek bir bilgi bile vermeden alelacele
çıktı Dr. Safa da peşinden… Sekreter neden apar topar çıktıklarına bir anlam
vermeye çalıştı ise ne olduğunu anlayamadı.
Başkanın telaşeli halin
gören Dr. Safa, “Başkan Bey, sükûnetinizi korumalısınız. Yetişmek için bir
kazaya fırsat vermeyelim,” dedi. Başkan Hakura “Çok haklısınız,” derken
bindikleri aracı seri bir şekilde kullanıyor, bir an önce eve ulaşmaya
çalışıyordu. Birkaç cadde ve sokaktan sonra eve ulaşmışlardı. Hızla içeriye
daldılar.
Genç Kız sakin ve baygın
bir şekilde yatıyordu. Başkanın eşi kocasını görünce ona sarıldı. Başkan Hakura
“Durumu nedir?“ diye sorunca kadın “Hiçbir şey bilmiyorum…” dedi. Genç kızın yarı
baygın durumda ve yüzü sapsarıydı. Bulantı ve kusma emareleri vardı.
Dr. Safa genç kızı muayene etti. Zehirlenme belirtileri vardı. Solunum yolu açıktı. Genç kızın yüzü sararmış ve boncuk boncuk terlemişti. Dr. Safa “Zehirlenme emareleri var. Acilen hastaneye kaldıralım. Mide yıkaması gerekebilir…” dedi. Kızı kucakladığı gibi arabaya taşıdı. Kadın “ Bu yabancı da kim?” dedi.
...
Devamı Var
...
Ant-150515