yaprağın acemi  nisan okşayışı
renksiz mendil  fırçası  rüzgar
ola ki  yürek cebine  konulsun
o  mütevaziliği  ruhun  sever
üçe beşe bakmayıp susanlar
tütün kokanıydı bizim  şimendifer
yaşları oyalarken  dumanı sigaranın
gözlerinizde  güneşten kısıtlı  fer
her baba sesine tutuşanlar
donuk noksanlarıydı bu garın
saatlere doymaz  özleme  uzun
maziye zor sığan  bir kumaş parçası
soluk doksanlarıydı  istanbulun


annenin bir ıslak ki dudağı
teğmene sermiş yanağından
güçlükle kurumuş  olanı
anlatsam  yatar mı aklın oğluşum
ilk ayrılığın onulmaz  yarası
Eskişehir ayazında kayboluşum
Gonca'nın bir eksik kırmızısı
silahsız kalbimden vurulmuşum


pulu düşen o koltuğun
kurcalanırken civatası
küçük kız çocuğum bir süre yetim
çıkrığa özenmiş trenin makası
pamuk   eller  sağa sola yuvarlar
bir daha bir daha öpmekti niyetim
son kez  Burcu'mun ağlayışı
bekle ki  o sarsıntı uyutsun
anıların acelesi hep Tuzlaya kalışı


bir eskiye rağbet desen
parmakların sessiz dolanışı
ister ki  bestesi  duyulsun
hakideki doyulmaz desen
sanılmasın sırça  saraydan
gerideki bir  hüzün yumağı 
konsol  çıkıvermişken  raydan
resimlerde artık gezinmesen

dr.süreyya burak önder
( Bir Tabip Asker Hikayesi başlıklı yazı burak1907 tarafından 6.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.