YÜREK PUSULAM SANA AYARLI

Yürek pusulam sana ayarlı sensizim ya yoksun ya yanımda bulanık akıyor şuur ırmağım... Yüzünün akseni gördüğüm göğüm karanlık, soluk birkaç yıldız. Neden yokluğuna terkedip  Kalbimi  teşrih masalarında bırakıyorsun? Neden sabretmekten umut etmekten beklemekten sevmekten sevilmekten  kaçıyorsun.  

Ey sevdasında kül olduğum yollarına kul olduğum yar bilesin ki kanimdasın, ruhumdasın, aklımdasın baktığım gördüğüm her yerdesin ... Seni varlığımdan tarihimden talihimden ,hürriyetimden, hüviyetimden,karakterimden,şahsiyetimden koparmam imkânsızdır.Her daim nefesini yüzümde tutuyorum gülüşünü aklımda ... Sen Yürek pusulam Himalaya'nın ezeli karlarından Seylan'ın boğucu sıcağına kadar uzanan rüyalar diyarı... Sen kara sevdam Everest dağlarının tepelerinden  Hint okyanusunun sonsuzluğuna uzanan  göklerden boşanırcasına Cherrapunjee'ye düşün coşkun yağmur damlalarının doğaya hayat veren yeşilliği...  Sen konduğu çiçeğin rengini alan Hint kelebeği... Sen Hind'e adını veren İndus... Sen her sabah bütün bir canlılar dünyasını susuzluktan ve milyonlarca Hintliyi günahlarından kurtaran Ganj...  Sen milyonlarca canlıya hayat veren uçsuz bucaksız Nil ... Sen bu yüreğin Fildişi kulesi ... İçimde oluşan o karşı konulmaz sevdanın yegânesi ... Sen anlat anlat bitiremediğim manzumeler manzumesi .... Sen bu gönlün en eski en kutsal naşideler naşidesi ... Sen rahiyası çölleri dolduran sevgililer sevgilisi ... Sen göğün en mavisi ruhumun tek ilahisi .... Sen dosdoğru sevmenin hikayesi... Sen yalansız riyasız eğilmeden bükülmeden dimdik sevdiğim ulaşmak istediğim şahikalar şahikası ... Neden yürek yarama melhem olmaktan çekiniyorsun ?

Ey sevgili yar sen Arafat'ta buluşmayı dilediğim ... Sen  Mescid-i Aksa 'da birlikte kıyama  durmayı beklediğim ... Sen Mesci-di Haram 'da  secde etmeyi  özlediğim... Sen sonsuzluğa açılan Eymen Kapısı'ndan geçmeye yemin ettiğim... Sen  Darüs-Selam'da ellerinden cennet şarabı yudumlamayı arzu ettiğim mukaddesler mukaddesi... Neden birlikte  Hakkın huzurana varmaya acele etmiyorsun?

Ey  sesi her gün kulaklarımda çınlayan Kaknüs ... Ey gölgesi dahi başıma talihler açan Hüma... Ey Kaf Dağı'nın masallar sultanı Simrung ... Sen yüreğinle Dallol kadar sıcaksın Nil kadar cömertsin , kıraçlardan altın başaklar fışkırtır kadar sağanaksın. Tek kökten koca bir orman doğuracak kadar kaynaksın...  Ey sevgili yar senle hayat çöllerden çiçek bahçelerine geçilir. Senle yağmurlarım tabiatın yüzünü güldürür, senle baharlarımı papatyalar doldurur ... Neden baharlarıma papatya olmaya acele etmiyorsun?

Ey sevgili yar sensiz bu yürek Himalaya'nın kasırgaları kadar sert, Asya güneşi kadar alevi kadar kavurucu ... Sensiz musonların kesilir, açlığım başlar.... Damarlarımdaki kan erir kurşuna çevirir; topraklarım bakırlaşır, ölümü arzular olurum... Sensiz dünyanın bütün tımarhaneleri kafatasımda birer aklı selim olur. Sensiz ben eriyen, ben çürüyen, köklerini her gün kaybedenim, kayasına bir yosun, bir midye gibi sarılanım... Yanımda yoksun ya sevdam  sınırötesi harekat , yürek yaram batan bir gemi misali alabora, ruhum fare ile oynayan kedi gibi bir o yana bir bu yana... Yoksun ya diyorum sensizim ya diyorum günlerim bulanık akar haftalarım eksilir , yollarım bitmez tükenmez olur, yağmurlarım susuz yağar, denizlerim kupkuru çöl olur, kışım yaza yazım kışa karışır , bahalarım hiç gelmez , mevsimlerim bile yorgun, suyu kesik olur göllerimin kapalı havza olur , dağlarım karlı , toprağımı  yel savurur, yüreğim buza hayatım köze döner... Neden yürek yarama ilaç olup, yürek pusulama istikamet etmeye acele etmiyorsun?

Ey sevgili bendeki öyle bir sevdaki And dağları kadar uzun , Marina kadar derin, Krubera kadar esrarengiz, Angel kadar harika, Mauna Kea kadar şahika, ey sevgili insan dişinden tırnağından vazgeçemez sen  dişimsin ve tırnağınsım benden bir parçasın.  Karanlık gecemi aydınlatan ateş böceğimsin. Hayatıma umutlar getiren uğur böceğimsin . Hakkın huzuruna birlikte varmaya özümü bağladığım sözümsün . Karanlık bir gökte pırıl pırıl bir yıldızsın , mağrur ve mahcup yıldız... Neden üzerimize parlamaya acele etmiyorsun?

Ey yaseminleri, servileri,  nergisleri, laleleri kıskandıran sevgililer sevgilisi... Nereye gitsem sensiz bende bir  hayat yoktur , canım alsan can veririm ey canların canı ben sensiz candanda gönülden de usandım ... Ey bu gönlüme düşüp bu gönlümü ısıtan  cemre ... Cemre havaya düşer toprağa düşer suya düşer sen yüreğimin toprağına suyuna havasına düştün... Bu yürek senle ısındı bir daha soğumayacak. Sen varken hayatıma her daim cemreler düşüyor... Mevsimlerim değişiyor... Hep bahara koşuyorum. Gecelerim gündüze dönüşüyor... Güneşim doğarken ayrı batarken ayrı renk cümbüşünün tablolarını çiziyor... Mehtabım ve gökkuşağım gönül derinliklerime rengarenk bahar çiçekleri açıyor bahar papatyaları açıyor ...Yıldızlarım dünyanın en güzel bestesinin İlâhî nağamatına  uyup zikrediyor.. Yağmurlarımın seyrine doyum olmuyor... Karlarımın keyfi her yaşta yaşanabiliyor. Cemreler bu yüreğe düştü düşeli ruhum canlanmaya,  hayat damarlarıma su yürümeye, aşkımın ateşine gül ateşi tutuşmaya başladı... Neden cemrem olup baharlarıma düşüp baharlarıma çiçek açmaya acele etmiyorsun?

Ey sevgili yar sen öyle bir sevdasın ki  bitip tükenmeyen bir sevda yürek kıpırdatan, umutları dirilten, ruhu ayağa kaldıran istiklali istikbale geçmişi geleceğe bağlayan bir sevdasın. Sen ey nazlı yar umutlarımın enkazı altında kalan emellerim ezildiğinde, dertler tespih gibi yüreğimde dizildiğinde hayatın acımasızlığı mahbus gibi iliklerime kadar  sezildiğinde tereddütsüz sığınabileceğim tek insansın, tek limansın ben sana demirliyim. Sen ey sevgili yar duygu sarmalına dolaştığımda , hicran sağanağına tutulduğumda, acının her çeşidi  yüreğime yüreğime yağmaya başladığında ruhumun  rüzgârı sert poyraza dönüşüp fırtınanın en acımasızı ile savrulduğunda sığınabileceğim  tek sığınağımsın sen, ben sana emirliyim. Neden yürek pusulama istikamet etmeye acele etmiyorsun?

Ey sevgili yar bizim sevdamız başka olmalı, büyük olmalı, ağır olmalı, kapsamlı olmalı kapsayıcı olmalı! meşru olmalı mübarek olmalı mukaddes olmalı muazzez olmalı Muzaffer olmalı  mualla olmalı, müberra olmalı mücellâ olmalı , mutahhar olmalı ki, sevgimizin büyüklüğü ve ağırlığı altında ne kadar ezilirsek o kadar büyümeliyiz , ne kadar ölürsek o kadar dirilmeliyiz... Neden bu mukaddes sevda da Muzaffer olmaya acele etmiyorsun?

Ey sevdasından hal-i pür melâline Yavuz Sultan Selim gibi içlendiğim sevgili, ey sevgisinden  Nef’î gibi, hicrana düşüp ağladığım derde düşüp karalar bağladığım avazım çıktığı kadar salladığım , ey uğrana Namık Kemal gibi nutuk atıp  bağırdığım çağırdığım gürlediğim , ey onsuz gecen her anımdan Ziya Paşa gibi pişman kaldığım. Ey sevdası uğrana Mehmed Âkif gibi, vatana olan sevgisi gibi inim inim inlediğim,  ey sevgisi uğruna Necip Fazıl gibi yalnızlaşarak çoğaldığım yakınmadan güçlendiğim, yıkılmadan devam ettiğim sevgilim . Neden yürek pusulanın istikametini sevdamıza çevirmeye acele etmiyorsun?


Ey sevgili yar ben sabahları seninle üşüdüm, günleri ayları haftaları sende yaşadım ... İçimde bir şarkısın, gözümde bir ışıksın... Kapattım gözlerimi, tek sevdiğim senli anlara açık ... Gökyüzümde parlayan tek yıldızsın, deli çağımsın, ilk şiirim, ilk yazımsım tek kavgamsın , yaşamı ilk fark edişimsin, gördüğüm ilk ve tek rüyamsın sen benim ilk bakışım, yürek yakışımsın , hülyalara dalışımsın... Sen benim mihrabı önünde diz çöktüğüm uğruna gözyaşı döktüğümsün. Sen benim göğe bakışım gönle akışımsın ... Ey sevgili yar sen bütün savaşları kazanmışlığım bütün dağları aşmışlığımsın, sen bütün deryalara açılmışlığım bütün fırtınalara yol vermişliğimsin sen amansız girdapları aşmışlığım karanlıklara ışık tutmuşluğumsun sen benim yürek pusulam sen benim dosdoğru sevmişliğimsin sen benim gündüzlere şükredilmişliğim gecelere tefekkür edilmişliğimsin sen sağa sola bakmamışlığımsın yalansız riyasız eğilmeden bükülmeden dimdik sevmişliğimsin.... Sen benim kor gibi yanmışlığın lâl gibi kalmışlığım iki kalbi tek kalbe bağlamışlığımsın... Sen benim yürek uçurumlarıma uzanan köprünün inşasısın. Sen uğrunda bütün kadınların cenaze namazını kılmışlığım , sen uğrunda bütün kadınları gazete kağıdı gibi buruşturup buruşturup çöpe fırlatmışlığımsın... Sen yazılarıma sebeb etmişliğim sen heycanım hevesim tebessümüm oksijenim gözlerimdeki mutlu yaşlarımsın. Sen benim kül olmuş hecelerim yıldızlı gecelerim sabahları heycanlı kalkışlarımsın sen benim damarlarıma hayat veren kanım hayatıma yön veren sol yanımsın. Neden yürek pusulanı sol yanıma ayarlamaya acele etmiyorsun ?


( Yürek Pusulam Sana Ayarlı başlıklı yazı H.GÜNDOĞAN tarafından 6.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.