Yürek pusulam sana ayarlı sensizim ya yoksun ya yanımda bulanık akıyor şuur ırmağım... Yüzünün akseni gördüğüm göğüm karanlık, soluk birkaç yıldız. Neden yokluğuna terkedip Kalbimi teşrih masalarında bırakıyorsun? Neden sabretmekten umut etmekten beklemekten sevmekten sevilmekten kaçıyorsun.
Ey sevgili yar sen öyle bir sevdasın ki bitip tükenmeyen bir sevda yürek kıpırdatan, umutları dirilten, ruhu ayağa kaldıran istiklali istikbale geçmişi geleceğe bağlayan bir sevdasın. Sen ey nazlı yar umutlarımın enkazı altında kalan emellerim ezildiğinde, dertler tespih gibi yüreğimde dizildiğinde hayatın acımasızlığı mahbus gibi iliklerime kadar sezildiğinde tereddütsüz sığınabileceğim tek insansın, tek limansın ben sana demirliyim. Sen ey sevgili yar duygu sarmalına dolaştığımda , hicran sağanağına tutulduğumda, acının her çeşidi yüreğime yüreğime yağmaya başladığında ruhumun rüzgârı sert poyraza dönüşüp fırtınanın en acımasızı ile savrulduğunda sığınabileceğim tek sığınağımsın sen, ben sana emirliyim. Neden yürek pusulama istikamet etmeye acele etmiyorsun?
Ey sevgili yar bizim sevdamız başka olmalı, büyük olmalı, ağır olmalı, kapsamlı olmalı kapsayıcı olmalı! meşru olmalı mübarek olmalı mukaddes olmalı muazzez olmalı Muzaffer olmalı mualla olmalı, müberra olmalı mücellâ olmalı , mutahhar olmalı ki, sevgimizin büyüklüğü ve ağırlığı altında ne kadar ezilirsek o kadar büyümeliyiz , ne kadar ölürsek o kadar dirilmeliyiz... Neden bu mukaddes sevda da Muzaffer olmaya acele etmiyorsun?
Ey sevdasından hal-i pür melâline Yavuz Sultan Selim gibi içlendiğim sevgili, ey sevgisinden Nef’î gibi, hicrana düşüp ağladığım derde düşüp karalar bağladığım avazım çıktığı kadar salladığım , ey uğrana Namık Kemal gibi nutuk atıp bağırdığım çağırdığım gürlediğim , ey onsuz gecen her anımdan Ziya Paşa gibi pişman kaldığım. Ey sevdası uğrana Mehmed Âkif gibi, vatana olan sevgisi gibi inim inim inlediğim, ey sevgisi uğruna Necip Fazıl gibi yalnızlaşarak çoğaldığım yakınmadan güçlendiğim, yıkılmadan devam ettiğim sevgilim . Neden yürek pusulanın istikametini sevdamıza çevirmeye acele etmiyorsun?
Ey sevgili yar ben sabahları seninle üşüdüm, günleri ayları haftaları sende yaşadım ... İçimde bir şarkısın, gözümde bir ışıksın... Kapattım gözlerimi, tek sevdiğim senli anlara açık ... Gökyüzümde parlayan tek yıldızsın, deli çağımsın, ilk şiirim, ilk yazımsım tek kavgamsın , yaşamı ilk fark edişimsin, gördüğüm ilk ve tek rüyamsın sen benim ilk bakışım, yürek yakışımsın , hülyalara dalışımsın... Sen benim mihrabı önünde diz çöktüğüm uğruna gözyaşı döktüğümsün. Sen benim göğe bakışım gönle akışımsın ... Ey sevgili yar sen bütün savaşları kazanmışlığım bütün dağları aşmışlığımsın, sen bütün deryalara açılmışlığım bütün fırtınalara yol vermişliğimsin sen amansız girdapları aşmışlığım karanlıklara ışık tutmuşluğumsun sen benim yürek pusulam sen benim dosdoğru sevmişliğimsin sen benim gündüzlere şükredilmişliğim gecelere tefekkür edilmişliğimsin sen sağa sola bakmamışlığımsın yalansız riyasız eğilmeden bükülmeden dimdik sevmişliğimsin.... Sen benim kor gibi yanmışlığın lâl gibi kalmışlığım iki kalbi tek kalbe bağlamışlığımsın... Sen benim yürek uçurumlarıma uzanan köprünün inşasısın. Sen uğrunda bütün kadınların cenaze namazını kılmışlığım , sen uğrunda bütün kadınları gazete kağıdı gibi buruşturup buruşturup çöpe fırlatmışlığımsın... Sen yazılarıma sebeb etmişliğim sen heycanım hevesim tebessümüm oksijenim gözlerimdeki mutlu yaşlarımsın. Sen benim kül olmuş hecelerim yıldızlı gecelerim sabahları heycanlı kalkışlarımsın sen benim damarlarıma hayat veren kanım hayatıma yön veren sol yanımsın. Neden yürek pusulanı sol yanıma ayarlamaya acele etmiyorsun ?
Yazarın
Önceki Yazısı