Şair umutsuzlara umut aşılar, tükenmişlerin hayata tutunmasını sağlar, karanlıkları mum olur aydınlatır, huzur verir, neşe verir... Alper Kumtepe


 

Bu hafta konuğumuz genç şair Alper Tunga Kumtepe… 

Dilerseniz, Şairimizi bir hatırlayalım ardından da sohbetimize geçelim. 

1985 yılında Iğdır’ın Aralık ilçesinde doğan Şairimiz çeşitli sosyo-ekonomik nedenlerle ‘‘Âşıklar Diyarı ’’ olarak bilinen Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesine taşındı. İlkokulu İstiklal İlköğretim Okulu’nda, ortaokulu Elbistan Ortaokulu’nda ve liseyi Mükrimin Halil Lisesi’nde tamamladı. 2006 yılında Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümünü bitirdi. 2009 yılında Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Halk Bilimi alanında yüksek lisansını tamamladı. 2014 yılında Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu. Tanırlı Âşık Yener’in Hayatı ve Şiirlerinin Tematik İncelenmesi isimli yüksek lisans tezi, Gönlümün Tek Hecesi: Aşk, Zamanın İçinde Anı Yakalamak  isimli şiir kitapları ve Yedi Renk Öyküler isimli bir eseri bulunmaktadır.  
 
 Üniversite yıllarından itibaren şiirler yazmaya başladı. Âşık Veysel’in öğrencisi, Âşık Mahsuni Şerif’in hocası olan Tanırlı Âşık Yener’le tanışması, şiir yaşamı noktasında bir dönüm noktası olmuştur. Tanırlı Âşık Yener’in tavsiyeleri ile şiirlerine devam etme kararı almıştır. Aşk, sevgi, tabiat, vatan gibi konular şiirinin ana temasını oluşturdu. Gökkubbe, Dönence, İnziva gibi kültür-edebiyat dergilerinde ve çeşitli sosyal paylaşım sitelerinde deneme ve şiirleri yayınlanmaya devam etmektedir. 



-Şiire üniversite yıllarında başladığınızı biliyoruz. Nasıl oldu? İlk şiiriniz nerede yayımlandı? 

 

Lise yıllarından itibaren çeşitli yazar ve şairleri takip etmeye, eserlerini okumaya başladım. Onları daima kendime bir rol model olarak görmekteydim. Onlara özenerek çeşitli şiirler yazmaya başladım. Zaman zaman arkadaşlarıma okuyor, zaman zaman ise öğretmenlerimle paylaşıyordum. 2002 yılında Gazi Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünü kazanınca okumaya, araştırmaya, incelemeye merakım gittikçe artmaya başladı. Hem kendi bölümümden hem de diğer bölümlerden arkadaşlarla dergi çıkarmaya karar verdik. Uzun ömürlü olmasa da birkaç sayısında şiirlerimi ve yazılarımı paylaşma imkânım oldu. İlk şiirimi ise Cebeci Erkek Öğrenci Yurdu'nda kaldığım 2003 senesinde kendi harçlıklarımızla çıkarttığımız Cebeci Yolu dergisinde yayınladım. 


-Sayın Kumtepe, bir söyleminizde, lügatlerde bir kaç cümle ile ifade edilmeye çalışılan, anlatılması kolay ancak yaşanması çok zor olan ve insanın var olma sebebinin  “Aşk”  olduğunu da dile getiriyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız? 

 

Aşk aslında üç harfle kolaylıkla yazılan ama yaşanması çok zor olan bir duygudur. Evet, aşk insanın varlık sebebidir. Çünkü aşk denince aklıma gelen ilk kavram Hz. Muhammed'dir. O, olmasaydı Allah-ü Teâlâ kâinatı yaratmayacaktı. Bu nedenle varlığımızı, varlığına muhtaç olduğumuz Allah'a karşı şükrün sebebidir aşk. Aşk; her gün, her an, her halde, her canlının şükrünü zikirle dile getirmesidir. Aşk; âdem olarak yaratılan bizlerin Kalu Bela'da verdiğimiz sözde durarak adam olma sürecinde yeniden teslim olmamızın seslenişidir.  

"Hz. Peygamber (s.a.v) geceleri o kadar uzun süre kıyamda dururdu ki, mübarek ayakları şişerdi. Bunu gören bazı sahabe: "Ey Allah Resulü, Allah seni zaten bağışlamıştır. Bu kadar eziyete niçin katlanıyorsunuz?" deyince Hz. Peygamber (sav): "Ben de Allah'a çok şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurdu. Aşkın sembolü olan Hz Muhammed'e layık bir ümmet olmaya çalışan bizler için  O yıldız olarak gösterilecek ilk isimdir. 
 

Aşk, teslim oluşun resmidir. Aşk, insanın kalbine yerleştirilen mükemmel bir duygudur. Aşk, hayatın kaynağıdır, susuz gönüllerin yaşam pınarıdır. Aşk kısaca başlangıçtan sona kadar kalp ritmimizde yer alacak yegâne histir.  



-Yeni kitabınız hayırlı olsun. Kitabınızın içeriği, sayfa sayısı, basım aşamasında yaşadığınız heyecanlar ve okurların tepkileri hakkında bilgi alabilir miyiz? 
 

Çok teşekkür ederim. Yedi Renk Öyküler isimli kitabımız mart ayında bizlere merhaba, dedi.  İçerisinde 101 tane seçme hikâye bulanmaktadır. 168 sayfadan oluşmaktadır.  
Yedi Renk Öyküler isimli bu eser bir yıllık araştırma, okuma, inceleme, derleme çalışmasının sonucunda yayına hazırlandı. Kimi zaman duygulanacağınız, kimi zaman tebessüm edeceğiniz, kimi zaman gözyaşlarınızı usulca akıtacağınız hikâyelerin yağmurdan sonra çıkan yedi renkli gökkuşağı gibi okuyucularımızı her yönüyle kuşatacağı düşünüyoruz. 

Her yeni şiirimi, yazımı kalem alırken yaşadığım heyecanı kitaplarımı oluştururken, basıma hazırlarken, adını düşünürken, kapağını tasarlarken de yaşıyorum. İnsanın bir parçası oluyorlar. Belki yarın hayat elveda dediğimizde arkamızda yaşayacak varlıklarımız oluyorlar. Böyle düşününce eserlerimiz manevi olarak daha da anlam kazanmaktadır.  
 

Bizleri daima destekleyen, hiç yalnız bırakmayan değerli okurlarımız bu eserimizde de sesimize ses, yorulduğumuzda nefes oldular. Bir ay olmadan 1. baskımızı tükettik. Bu ay içerisinde planladığımız gibi olursa 2. baskımıza geçeceğiz. 

 Yedi Renk Öyküler aslında uygulamaya çalıştığımız ''Okuyan Bir Türkiye İstiyoruz.'' isimli projemizin ilk kitabıdır. Ülkemizde okuma oranın artmasına yönelik olarak yapmış olduğumuz çalışmalardan bir tanesi diyebiliriz. Bu proje kapsamında çeşitli kitap toplama kampanyaları, seminerler, söyleşiler de düzenlemekteyiz. 
Ülkemizin dört bir yanından tebrik telefonları, kutlama mesajları aldık. Bu göstergeler de bizim doğru yolda olduğumuzun bir kanıtı olarak haritamızı yeniden şekillendirmemizde yardımcı olmaktadır. Şu an 20'ye yakında ilde arkadaşlarımızla birlikte bu projeyi uygulamaya çalışıyoruz. Amacımız ise ülkemizin her iline yayılmaya çalışmak. Buradan da bizimle çalışmayı düşünen tüm kitap dostlarına çağrıda bulunmak istiyoruz. 



-Altın Kalemler Şiir Antolojimize güzel şiirlerinizle renk kattınız. Okurlarımız için bir şiir de biz istesek ne dersiniz? 

 

Altın Kalemler Şiir Antolojisi'nde yer almak asıl beni çok bahtiyar etti. Sizin gibi değerli şair dostlarımızla aynı çalışmada yer almak onurdur. Tabii ki memnuniyetle. 

                                      O 

 

Sıyrılır bir zaman et ile kemik, canı sahibine adarız. 
Rabbim perdeyi kaldırsa aradan, şahadeti tadarız. 

 
Mancınık fayda vermez, ateşe atılsak gül olur yanarız. 
Yanarken de kanarken de sadece Hu der O'nu anarız. 

Akıl göç etmiş, ateşe doğru dönen pervaneyiz. 
Bizi sadece âşık anlar, hem deli hem divaneyiz. 

 
El siyah, alın siyah, nur dolu seccade bembeyaz. 
Kışlar kalıcı değil, baharın ardından gelecek yaz! 

Şah damarından yakın, Yaratan tek O'dur. 
Engelleri kaldır aradan, formül yalnız budur. 

 
Karınca, kuş, ağaç ve taş zikrediyor Müslüman  
Seherde, uykuda, zahirde ve batında sen de an! 

Yorulmak varsa, onun da vardır elbet bir durağı... 
Kalk ve diril lafzıyla silkele, at ruhundaki toprağı 

 
Yolcu çok, yol bir; kervan gidiyor, ya gel ya seyret! 
Tövbe kapımız kapanmasın, Allah'ım bizleri de affet 

Gül bülbülü yaralamış, kanayan yaraları bağlasın. 
Ecel çalmış kapıyı, ister kâğıt ister kalem ağlasın... 

 


-Gerçek bir şair nasıl olmalıdır? Topluma hangi davranışlarıyla örnek olmalıdır? 

 

Gerçek bir şair hayata dair ne varsa sağında, solunda değil tam merkezinde yer almalıdır. Çünkü şiir yazandan da şiir okuyandan da hiç kimseye zarar gelmez diye düşünüyorum. Şair umutsuzlara umut aşılar, tükenmişlerin hayata tutunmasını sağlar, karanlıkları mum olur aydınlatır, huzur verir, neşe verir... Şiirin ve şairin olmadığı her ortam eksiktir. Bu nedenle şairi diğer kişilerden ayıran bir misyonu vardır. Yüklendiği misyonu da yerine getirmesi için her zaman, her yerde olmalıdır. Özellikle de çevresinde tespit ettiği eksikleri gidermek noktasında her türlü faaliyette rol almalıdır. Tabii ki koşullar el verdiği sürece... Hiç olmazsa şiirlerinde bunlara yer vermesi gerekmektedir, diye düşünmekteyim. 

 

-Şiirde aradığınız ve olması gereken özellikler nelerdir? Her şiiri beğenir misiniz? 

 

Her şiiri beğenmem tabii ki... Ama şair ayırt etmeden tüm şairleri okumaya çalışırım. Ben şiirleri farklı lezzetler olarak görmekteyim. Sevdiğim, her gün tatsam bıkmak istemediğim  lezzetler de var, ayda biz tatmak istediklerim de.  Şiir okunduğunda beni içine alıyorsa, elimi tutuyorsa, yüzümü okşuyorsa, kalbime dokunuyorsa güzeldir. Aslında her şiir yazan için çok değerli ve anlamlıdır. Kalpten kaleme düşen her şey anlamlıdır. Bende yankı uyandırıyorsa  benim için yazılmıştır ve artık o şiir benim olmuştur, yazana ait değildir. 



-Şu anda Manisa’da öğretmen olarak görev yapıyorsunuz. Okulunuzda sanırım bir kitap kampanyası başlattınız? Bu kampanya ile ilgili bilgi verir misiniz? 

 

Okuyan Bir Türkiye İstiyoruz isimli projemizi okulumuzda da duyurduk. Muğla'da 2 ve İzmir'de 1 olmak üzere toplam 3 okula kitap gönderdik ve kütüphane kurmaları noktasında destekte bulunduk. Çalışmalarımızda bizlere destek olan tüm isimsiz kahramanlara teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca Manisa Tuba Kitabevi sahibi Giray Öztürk Bey'e de izninizle şükranlarımı bildirmek istiyorum. Projemizin her aşamasında maddi ve manevi desteklerini bizlerden esirgememektedir. Sağ olsunlar... 

 

-Alper Tunga Kumtepe şairlik hayatı dışında nasıl biridir, neler yapar, neleri sever, nelerden hoşlanmaz? 


 

Öğretmenlik mesleğini icra etmeye çalışmaktayım. Günün büyük bir bölümünü okulda öğrencilerimle birlikte geçirmekteyim. Geri kalan zamanı ise eşimle birlikte değerlendirmeye çalışıyorum.  

Beni yalnız bırakmayan sırdaşlarım –kitaplarımla- vakit geçirmeyi çok seviyorum. Bol bol kitap okumaya çalışmaktayım.  Günlerimi planlı bir şekilde geçiririm, ‘bugün ne yapsam?’ diye düşünmem. Zaten birkaç gün öncesinden o günün planını yapmışımdır. Hayat kısa ve yapacak işimiz çok diye düşünüyorum.  
Yürümeyi çok severim, günün stresini atmak gerek değil mi?  Müzik dinlemeyi severim, özellikle de halk türkülerini. 

 


-Edebiyat camiasının durumu hakkında düşünceleriniz nelerdir?

 


Edebiyat camiasının durumu pek parlak değil. Parlak olsa toplumsa cinnet hali bu kadar fazla olur muydu? Demek ki her alanda eksikliğimiz olduğu gibi edebiyat alanında da eksikliğimiz bir hayli fazla. Hem de her anlamda eksik... Çok tanınmış yazar ve şairlerimiz toplumdan bihaber. Onlar biraz işin reklam kısmına bakıyorlar. Toplumun derdiyle dertlenseler belki de bu kadar toplum olarak acı çekmeyiz. İşi sadece edebiyata da yüklemek istemiyorum; fakat edebiyat toplumun nabzıdır. Nabız ne kadar hızlı atarsa toplumda o kadar hareketli olur.  
Bu kadar iç karatma yeterli sanırsam. Otobüslerde okuyan insanları, şiir okuyan çocukları, kitap yazma ve  dergi çıkartma hevesinde olan gençleri gördükçe çok ama çok mutlu oluyorum. Diyorum ki umut ışığı yanmış, yeter ki rüzgârla birlikte artarak devam etsin ve asla sönmesin.  

 

-Alper Hocam, birazda yeni projelerinizden bahsedelim dilerseniz? 


 

Bitmiş olan bir roman çalışmam var. Beğendiğim bir yayınevi olursa en kısa içerisinde bastırmayı düşünmekteyim. İlerleyen zamanlarda ise bir anı kitabı çıkartmayı düşünüyorum. En büyük isteklerimden biri de bu diyebilirim. Yedi Renk Öyküler isimli kitabımızın diğer serilerini de planlamaktayız. Gayret bizden tevfik Allah'tan. Biz zaferle değil, seferle mükellefiz. Rabbim utandırmaz inşallah. 

 

-İnşallah Alper Hocam, Allah gönlünüze göre versin. Devam edelim, sizi yoruyoruz ama her şaire bir filozofun sözünden yola çıkıp konuyla ilgili bir soru sormak âdetimdir. Goethe diyor ki “Gün, uzundur yeter ki değeri ve yararlanılması bilinsin.” Alper Kumtepe günlerini doğru değerlendirdiğine inanan biri midir? Neler yapar? 

 

Hafta içerisinde okuldan kalan süreye ertesi gün olacak çalışmalarıma hazırlanıyorum, dinleniyorum ve kitap okuyorum. Gün erkenden bitiyor diye düşünüyorum. Hafta  sonu ise mutlaka birkaç saatimi kitabevlerinde geçiririm, yeni çıkan eserleri mutlaka takip ederim. Manisa'da edebiyata gönül vermiş arkadaşlarımızla her pazar günü bir araya geliyoruz. Kahve alışkanlığı gibi değerli zamanımı öldürecek alışkanlığım olmadığı halde bazen 24 saat yetmemektedir.  Bir haftan beri soğuk algınlığı nedeniyle rahatsızım. Okuldan sonra dinlenmekten başka bir şey yapamıyorum. En kısa sürede iyileşip normale dönmek istiyorum. 

 

-Her şairin mükemmel yazdığını sandığı bir ortamdayız. Kalp kırmamak için bazı şair arkadaşları şiir hususunda uyarma cesareti gösteremiyoruz. Ben şair değilim ama şiirin uzun olanı çok makbul değil fikrindeyim, gerçeği söylemek gerekirse de hece yazarları bana daha cazip geliyor. Üzerinde emek harcandığından biraz daha emin oluyorum. Şiir sayısı da önemli değil. Ayda bir yazılsın, kaliteli olsun diye düşünüyorum, siz bu konuda ne dersiniz? 

 

Söylediğiniz sözlerin altına ben de imza atmak istiyorum; ama benim için ölçüt hece veya serbest ölçüyle yazmak değil. Bazen bir dize şiir olur. Bazen sayfalarca yazarsın ama neden yazılmış, ne anlatıyor anlamazsınız. Kendime şair demekten daima çekinirim. Zaman zaman serbest ölçüyle yazarım, zaman zaman da hece ile. Şu daha güzel diye yorum yapamam. Hece ölçüsü ile şiir yazmak emek istiyor gerçekten. Bunu da belirtmek isterim. Yüreklere dokunan herkese selam olsun diyorum. Kendini de dev aynasında görenlere de aynalarını değiştirmelerini tavsiye ederim. 

 

-Şair okumazsa kendini tekrarlar durur, siz eğitimci olarak daha çok okuyorsunuz. Son aylarda hangi kitapları okudunuz ve hangilerini tavsiye edersiniz? 


 

Mutlaka ama mutlaka çok okumalıyız. Arı gibi her çiçekten bal almak gerekmektedir. Şiir, anı, öykü, denem, roman tür olarak da fark etmez.  Bu ay içerisinde Muhyittin Arabi'nin üç eserini okudum. Erdal Demirkıran'ın Ben Dünya'nın En Akıllı İnsanıyım, Adam Dediğin Benim Gibi Olur isimli kitaplarını okudum. 
Muhyiddin Arabi'nin Fütuhattı Mekkiye isimli eserini de şu an okumaktayım.  Tasavvuf içerikli eserleri de okumaya pek önem veririm.  

Kitap dostlarına ise birkaç  tane kitap tavsiye edecek olursak şu isimleri belirtmek isterim: Momo, Sol Ayağım, Halime Kaptan, İhtiyar Balıkçı ve Deniz.  

Ayrıca Emine Işınsu, Cengiz Dağcı, Cengiz Aytmatov, Bahtiyar Vahapzade,Hüseyin Nihal Atsız, Yetik Ozan, Abdurrahim Karakoç, Nazan Bekiroğlu, Mehmet Akif Ersoy, Arif Nihat Asya mutlaka okunması gereken yazar ve şairler  diye düşünmekteyim. 

 

-Vakit ayırdığınız için teşekkür ediyor, yolunuz açık eserleriniz kalıcı olsun diyoruz. 

 

Asıl ben teşekkür ederim. Sizin de yeni çıkan kitabınız bol satışlı, çok okurlu olsun inşallah. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. 

( Şair Alper Kumtepe İle Kalemi Üzerine…. başlıklı yazı F.Ç.Kabadayı tarafından 4.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.