körüklü trenler geçerken düz ovlarda
bir umut olurdu hep gönüllerde
kavuşma hayalleri olurdu daima
bir yerde,birileri için
bakışları kirlenmemiş çocuklar sevinirdi
ter temiz yüreklerle
her görünen tren bir kavuşma hikâyesine munasırdı
her geçtiğinde

(bizim gibi)

aslında bir hikâye/idik biz
bir türlü bitmeyen hep yarım kalan bir hikâye
gece gıdıklanırken zifiriye
kayan her yıldız’ın toprağa cimdiği gibi
acıklı ve can yakıcı bir hikâye 

bir umut/tuk her defasında 
yağmur damlasına muhtaç toprak gibi
kanarken dilimiz,damağımız sessizliğe 
sözlerin fakirliği arasında 
yok olup giden kelimeler gibiydik

bir özlem/dik daima
susarken kendimize susuz çöller misali
bağrımızdaki hasret,kum taneleri gibi
amansız fırtınalar estirirdi
hep nil’i düşlerdik üzerimizden geçsin
söndürsün içimizdeki amansız yangını diye

bir hikâye/idik daima şam ile halep gibi 
arşınlarla bir birimize bağlanmak istenen
kara ve beyaz gibi aramızda fark olan
memu ile zin gibi ölmüş bir cenazeyi
diriltmeye çalışılan
bir şehir efsanesi gibi hep dillerde kalan

hep bir hikâye olarak kalacağız aslında 
hiç bir zaman farkına varmadan 
kader tarafında
ayrı sayfalara yazılan
döğarken anlına ayrılık kazılan
leyal ile mecnun gibi hiç kavuşmayan


Mehmet Kılıçel
 


( Bir Hikaye İdik Hep Biz başlıklı yazı M.Kılıçel tarafından 1.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.