Tutarsız baharın
ahenksiz seyri
Meyletti meyledeli.
Kırık bir tabure;
Bıkkın ve seyrinde hasretin
Bir ucunda ben bir
ucunda
Düş ötesi bir
yorgunluğun tek şahidi.
Gün geceye yol verdi
vereli
Rengi değişti döngünün
Seyri değişti şu garip
hüznün;
Biteviye, ıssızlığın
yamacında.
Kasıldı zaman, sırnaşık
saatler bile gülmekte
Güllerin rengi değişti
hasret ertesi
Yine kara yine sıradan
Hepten koruk bir
yalnızlık
İpe dizdim dizeli
sensizliği.
Muafiyeti kadar
yoksunum yokluktan öte
Hiçliğin kıyısında
sıradan
Sıdkı sıyrılmış
meleklerin
Aslına rücu ettiğinden
beri insan.
Ölümün kıyısında tüm
imgeler
Sesim karıştı hepten
çalan şarkıya
Notaların uyumsuz
kırılganlığına
Esir düştü nice beste
Nakaratı devinirken
garip bir iniltiyle
Ölümü çağrıştıran.
Gıyabında ne bir yoldaş
ne bir sırdaş
Çalıntı ruhlar biteviye
rağbet ederken
Sonsuzluğa bir yandan sırıtan
Fazlasıyla çığırtkan
nice mizaç
Nasiplenmemiş ne
gıyabında
Ne de kahreden
Sadece yılgı ve
üzünçten ibaret
Sessiz gece.
Anlık bir teferruat
olsa olsa
Adsız sansız bir zaman
öbeği
Soyutlanmış nazire
edercesine
Sıradan, terk edilmiş
bin bir hece
Masal tadında bin bir
gece
Kahramanları unutulmuş
Ramak kalmıştı oysa o
meçhul gölgeye,
Beklerken köşe başında
Neye hükmetse de
Gözleri açık gitti aşk
Şerefe ey ihanet.