aç bak gönül kapını gör merhameti

kainat sağır değil sen neden sağırsın

duymazsın feryadı gönül halini anlamzsın

ıslak bir gecede ıslanmış gözyaşaları ile

feryat eden gönlünün feryadına kulak ver

martılar kanatlarında taşırken merhameti

sen görmezsin gönlündeki merhameti

yıkar yakarsın ondan sonra rahat yatarsın


soluksuz koşarken zaman gözün önünde

merhamete susamış ömrün gözlerine bakar

solarken gönlünün dili son bir hece ile can verirken

sen hala duymayan kulaklarınla

masallardan anlamayan kovulan bir çocuk gibi

mahzun kimsesizliğini bilmeden yaşarsın

nereye dönsen yarını olmayan bakışın

gönlündeki sonsuz uğultular feryatlar bitmeyecek

bunu sen bile bile hala gönül kapını açamazsın

morarmış hayatınla yalnız kaldığın için kaderi suçlarsın



ah bir döve bilsen bu inadını

yosun tutmuş fikrinin yanlışlığını bir anlasan

ses duvarını aşarak

her gün gönül kapını yıkan merhametsizliğinin

sana yakaran feryadını duysan

mutluluğa ulaşsan

ne ırmaklar yanar ne ömrün nede gülüşün yanar

arama bu dermansızlığına doktor

sensin kendi doktorun biliyorsun

aç gönül kapını merhametin kapısını aç

dokun onun ile her şeye

tespih tanesi gibi dağılan ömrün sana gülümseyecek

Mehmet Aluç

( Duymazsın Feryadı başlıklı yazı kul mehmet tarafından 25.04.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.