Varsayımların ve tüm edinimlerin ötesinde bir yolculuk her birimize tahsis edilmiş o tek kişilik koltukta ve yanımızda ya da uzağımızda kim varsa eşlik etmese bile sığdırdığımız yüreklerimize.

 

Eşkâlleri de önemsiz vasıfları da.

 

Belli belirsiz gülümseriz zaman zaman. Bazen hüzün bulutları dönenir durur başımızda kâh efkâra esir düşmüş kâh sevincin kıyısında yüzmekten kendimizi alıkoyamadığımız.

 

Duyguların seyri de mevsimler gibi bağımsız ama asla yeknesak değil.

 

İnsanların nail olduğu tüm ayrımlar, tüm öngörüler ve ortak noktalarımız bazen de bir o kadar yadırganası kâh muhalif kâh ortak.

 

Bağımsız kişiliklerin bağımlı olduğu duygu ve düşünce iklimleri geçişi an be an değişken fazlasıyla göreceli alabildiğine etken kimi zaman edilgen izdüşümü ile anlamdan yoksun ve tutarsız.

 

Ne kadar kayıp verirsek verelim ve ne kadar yargılanırsak yargılanalım mümkün mü uzağında durmak hayatın. Her ne kadar sığınsak da kabuğumuza eninde sonunda başımızı soktuğumuz kumdan çıkarıp merakla bekleriz bir elin ruha temasını ister izafi ister alabildiğine net ve yalın olsun. Bu da içimizdeki umut dağının nasıl da engin ve ulu olduğunun somut bir göstergesi değil mi.

 

Sevi dilinin o kamaştırıcı parlaklığı bir adım ötede nefret ve ihtiras rüzgârları esse de ve kaçındığımız tüm olumsuzluklar aniden yakalanma ihtimalini göz ardı edip yine ve yeniden kavuştuğumuz en azından arzusuyla yanıp tutuştuğumuz vazgeçilmezlerimiz.

 

Mahiyeti ve uzantısı asil bir yolun yolcuları bizler.

 

Sakil ve sefil gönüllerin enginlerindeki sevgi bulutları.

 

Var olma amacımız kısaca. Kısaca duyumsamak alabildiğine ve mümkün mertebe. Ne yadsınası ne de sıra dışı sadece olması gereken ve bize dair tüm o yoksunluğa rağmen. Tüm kırgınlığına rağmen gönlün ve tüm tutarsızlığına rağmen döngünün. Bir saniye sonrası bile kaderin açılımında gizli iken bizi kucaklayan İlahi Güç her daim ve her boyutta üstelik ansız, mekânsız ve boyutsuz bir gücün himayesi sarıp sarmalarken aciz benliklerimizi.

 

Bir düş ötesi hayallerin bir uzantısı ve sonunu tahayyül dahi edemezken.

 

Başı da sonu sonsuzlukla anlamlandırılan ve evrenin tek sahibi ve her birimizi yörüngede tutan farkında olsak da olmasak da ama er geç vakıf olacağımız tek gerçek. Zamandan kopuk benlikler, mekânın çok ötesinde ve cennet bahçelerinin gölgesi vurmuşken hayallerimize en azından kavuşmak adına ve yeniden başlamak her ölüm ertesi ki bizler son diye nitelendirirken sunumu yeni bir âlemin…

 

Nazenin kalpler, naif bir döngü kıymet bilmez bir güruhun tahayyül dahi edemeyeceği bir ritim, bir büyü kısaca bir mucize akıllara zarar belki de ortak ve düzenli bir kalp atışı evrenin kesişme noktası eş güdümlü bir seyirle izini sürdüğümüz kaybolma ihtimalini çoktan göz ardı etmişken.

 

Duymak o ahenkli ses uyumunu. Ne bizlerin dili ve bilgisi yeter anlamaya ne de diğer lisanlar. Sadece evrenin ortak lisanı tüm orkestra üyelerinin buluştuğu tek makam: Evrenin, ömrün ve sevi yetisinin kaynaştırdığı ve tüm âleme yayılmış, yüreklerin tozunu ve efkârını dağıtan. Yedi notanın haricinde sadece İlahi Gücün vakıf olduğu ve gönül gözümüzle vakıf olacağımız o eşsiz beste. Yaratan, kollayan ve her şeye kadir tek güç. Her şeyden bağımsız ve sonsuz ve muktedir iken kâinattaki her bir zerreye, her bir bileşkeye ve her bir canlıya…

 

Ferasetine, zekâsına ve edebine hayranlık duyduğumuz tüm güzelliklerin de ötesinde.

 

İlahi Aşk ummanına akan o nehir bir gün nail olacağımız ve hidayete ereceğimiz…

 

Hakikati keşfetmekse aslolan sadece O’nunla.

 

Manevi yolculuğun neferleri ve kurulan gönül bağı aşk ile ve aşk için.

 

İstediği kadar sefahat ve düşmüşlük alsın başını ve kapansın kapılar. Ya karamsarlık ya da kesilen ümitler. Alabildiğine olumsuzluk sarsın dört bir yanımızı. Ne gam…

 

Yeni ümitler ve yeni kapılar sadece O’nun hükmünde ve O’nun boyunduruğunda ümide dair ve görme şansına nail olacağımız cennet bahçeleri.

 

Din, maneviyat mademki bizlerin en bariz duygusal gereksinimi kaçış noktamız olsun varacağımız son nokta olsun her daim tek yoldaşımız ve tek destekleyicimiz tüm beşeri gereksinimlerin ötesinde ve temelinde yatan. Kaderin ve o saklı amacın ellerinde ne varsa bizi bekleyen vakıf olacağımız ne varsa ruhumuzu, benliğimizi sarıp sarmalayan ve doyuran.

 

İslam aleminin ve değerli dostlarımın kandili mübarek olsun.

( Var Olma Amacımız... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 23.04.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.