1
Eskiden
Kemikıran john, karındeşen jak vardı seri katiller, içlerinde zerre acıma hissi
olmayan, gözünü kırpmadan adam öldüren. Şimdilerde revaçta olanlarda
Bardakkıran Necla, Bardakittiren Gonca, Bardağaacımayan Ayşegül, onlar var
artık meydanlarda. O saçma sapan reklamı izlemeyeniniz yoktur sanırım. Yeni
çıkmış bardağı almak için eski bardaklarını kimselere çaktırmadan masadan
ittirip kıran bir dolu sorunlu tip. Hayır, yani o beğendiğin markanın
beğendiğin bardağını alacaksan yine al, eskisini niye kırıyorsun bacım. Çok mu
zengin baban ya da kocan ya da alt katta gıcık kaptığın bir komşun var ona
gürültü yapmak hır çıkarmak için mi kırıyorsun. Yapma, etme yazıktır ya çok
yazık.
Bardak hepinizin bildiği gibi camdan elde edilen bir sanayi mamulü. Camında ham
maddesi kuvars dediğimiz maden. Kuvarsın bilimsel açıklaması da kısaca
şöyledir. ‘'Kuvars. Oldukça saf silisyum dioksit (SiO2) kristallerine verilen
addır. Özgül ağırlığı 2,65 g/cm3, sertliği 7 olan kuvarsa doğa da çok
rastlanır. Heksagonal sistemde kristalleşen kuvars, doğada kristal ya da amorf
(biçimsiz) halde bulunabilir. İçindeki yabancı maddelerin cins ve miktarına
göre, saydam, renkli ya da yarı saydam durumdadır. Renkleri: Kuvarsın rengi
beyaz (süt kuvars), mor (ametist), pembe kuvars, duman renkli füme gibi çeşitli
renklerde olabilir. Beyaz kum olarak bilinen oldukça saf kuvarslar cam
endüstrisinde kullanılır''
Bu reklamcıların beyni nasıl çalışıyor acaba. Tamam, reklama belki mizahi bir
unsur katmak istemiş olabilirler ama cahil hanımların evlerine yeni bardak
almak için böyle davranışlarda bulunmayacaklarını kim garanti edebilir? Sonra
bu bardak kıran hanımefendilerin kocaları ile aralarının bozulmayacağını yine
kim bilebilir? Eee ne oluyor sonra, bardak kırdıkları için kocalarından azar işiten
ve gün aşırı sopa yiyen mağdur durumunda bir sürü hanım kardeşimiz. Bakın bir
küçücük reklamdan ne aile faciaları çıktı... Sonra bu kadınlar hastanelerin
psikiyatri kliniklerinin kapısını aşındırıp duracaklar. Doktor alacak
karşısına, soracak hanım kardeşimize ''Sorununuz nedir?'' hanım ne cevap verir.
''Doktor hanım evime yeni bardak almak için eski bardakları mı tören ile
masadan ittirip ittirip kırıyordum o sebep ile kocamdan sopa yedim.'' hadi
buyurun cenaze namazına.
Sakın bu masadan bardak ittirmeler yabancı istihbarat örgütlerinin bir oyunu
olmasın, diye de zaman zaman düşünmüyor değilim. Bu yabancılar bizim şişe,
bardak, cam fabrikalarımızı bir şekilde ele geçirip bütün cam fabrikalarımızı
kendilerine bağlayacak, yerli cam sanayicisi kalmayacak eee sonrada bizim
hanımlara bardak kırdırıp kırdırıp bizim ev hanımlarımıza, Ayşe'mize,
Süheyla'mıza, Necla'mıza durmadan bardak satacaklar yemezler...
Cam doğal bir maddedir. Plastik bardakların hem kanserojen olma özelliği var
hem de doğal değil. O çay bardağını elinize aldınız mı, çay kaşığını bardağa
vura vura, çın çın öttürerek karıştıracaksınız ve o basit müziğin sesini
tınısını dinleyeceksiniz sabah sabah. Laflarımıza nokta koyarken buraya ufak
bir de hikâyecik sıkıştıralım. Necip Fazıl Üstada sormuşlar ''Kırılan kalp yine
sever mi?''Üstat da ''Evet'' demiş. Adam devamında peki demiş ''Siz hiç kırılan
bardaktan su içtiniz mi?'' Üstat da cevap vermiş. ''Siz hiç bardak kırıldı diye
su içmekten vazgeçtiniz mi?''İşte böyle bardaklar üzerine düşündük yazdık
çizdik kendi çapımızda hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...