“Sorma/
Derin yüreğime hançer yarası
Senin kokunun ikliminden/
Gözlerime…”
Kaç arşın sözlerin;
Ve ben kaç yürek eskittim
Gönül denilen aşk havlularında
Kaç damla yaş damıtıldı/
Bahar kokusu sinik
Mendillere…
Diyorum işte!
Senin gülüşün/
Biçare tortuların
Gizli sandıklarında
Aynalara dönük yüzler
Kurumuş kahküllerinde
Saçlarının ter kokusu
Geniz nöbetlerinde
Sevişen…
Umursamaz;
Bu gülüşe ölündü mü?
Çukurlarda kemik izi arıyor
Kriminal/
Ötelendi!
Karga gülüşlü mazilerin
Gaga sohbetlerinde/
Aynada kikirdiyor kadınlar
Biri üzüm bakışı ahvaline
Diğeri kıvırmış teninin
Cümbüşüne…
Gülünüyor kadınlar;
Sevme iklimlerinden
Güz gülüşlerine/
Bir adım öteye
Umut gidene kadar
Yerleşince bir sevincin
Yanaklarına/
Ölünüyor
Kadınlar…
Mor telaşlarında ölüm
Kadifi bozuk bir eflatun
Basmasında/
Asmasında kadınlar
Yürek yangınlarını
Kara gözlü dünyanın
Mandallarına…