Bir bahar sabahında merhabalar İstanbul!
Bak, ben geldim Samsun’dan, bitti uzunca bir yol.
Merhaba akıp giden trafik ve araçlar,
Motoru zorlatıyor yollardaki yamaçlar.
El sallar yol boyunca iş bekleyen işçiler,
Merhaba otobüste uyuyan emekçiler.
Yorgun insanla dolu otobüs durakları,
Yüzlerinden okunur korku ve merakları.
Merhaba İstanbullu öğretmenim merhaba!
Merhaba geleceğim eğitmenim merhaba!
Merhaba gün güneşim, bitmez sevdam merhaba!
Merhaba kutsal amaç, ekmek kavgam merhaba!
Merhaba arabada traş olan genç adam.
Neden asık suratın, bu ne keder, bu ne gam,
Yağmur yağar, yol ıslak, yavaş gidiver yavaş!
Bu ne acele böyle minibüsçü arkadaş.
Yaşanan koşuşturma bilmem kimin ahıdır
Yürekler umut dolu İstanbul sabahıdır.
Yavaş yavaş köprüden yol alırken araba
Puslu camdan gördüğüm Boğaziçi merhaba!
Merhaba sabah, sabah bağıran koca gemi,
Kuşkusuz taşıyorsun limanda bekleneni.
Merhaba boğazdaki mermer taşlı yalılar,
Hep geçmişi taşıyan bir tarih olmalılar.
Merhaba gerdanlığım, Boğaziçi köprüsü.
İstanbul boğazının iki nadide süsü.
Merhaba İstanbul’un içinde yaşayan can,
Yaklaştıkça sarıyor beni tatlı heyecan.
Ağ sermiş kısmet arar denizin dalgasında.
Balıkçıya umut ol bu ekmek kavgasında.
Coşari en sonunda vardı hayal şehrine,
Kavuştu hayaline, kavuştu hasretine
Senden gelen her şeye gönülden derim kabul,
Merhaba, bu dünyanın ana kenti İstanbul!
07.04.2007 /İstanbul
İbrahim COŞAR