Yalnızlık hiç bu kadar acıtmamıştı canımı,
hiç bu kadar zor olmamıştı gidişin .
Martıların çığlıkları aşmamıştı denizleri,
kanatlarında aşkımızın kırıntıları.
Demlenmeyen hayallerimizin müsveddesi
kan damlar ölümden zor gidişinde …

Ah ne hezeyan yüreğimin eteğinden tutarak çekiyor
çekiyor beni en derine .
Çok karanlık bir bilinmezlik var kaderimde

Toprak örtmeyin örtmeyin ,
henüz ölmedi duygularım ,
sönmedi içimdeki yangın.
Mezar taşım dikmeyin
garibim kimsesizler arasında kalayım.
Yok ki soğuk gecelerde ısıtan yüreğin
Yok ki yalnızlığıma eş tutan ellerin.

Demek huşu ile daldığım uykular kabuslarla mı dolacaktı.
Toz pembe düşlerim bulutlara mı karışacaktı.
Sabahlarıma doğan güneşlerin tılsımı bu kadar mıydı.
İşte böyle ansızın gelirmiş ayrılığın eseri yalnızlık,
ölümden zor olan ayrılık.
Gözlerime yağmurun bu denli coşkulu yağışı boşuna değilmiş.
...
Ah bu gidişlerin met-cezirden daha vurgun.
Gözlerindeki ufka dalan bakışların gelir aklıma,
bir gün gelirsin diye avunur yüreğim.


Şimdi ayrılık şarkıları çalmalı eski pilaklar
Bir sabah yeniden güneşin eski coşkulu tılsımını yakalayabilir zaman ucundan belki…

BELKİ.BELKİ.
NAZLIGÜL
( Adını Sen Koy Bu Ayrılığın başlıklı yazı nazlıgül12 tarafından 1.03.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.